"والداه" - Traduction Arabe en Turc

    • Ailesi
        
    • ailesinin
        
    • babası
        
    • ailesini
        
    • babasının
        
    • Anne-babası
        
    • ebeveynlerinin
        
    • ebeveynleri
        
    Ailesi üçüncü sınıfı evden okumasına, karar verdiklerinden beri daha da kötüleşti. Open Subtitles ومٌنذٌ قرر والداه تعليمه في المنزل في الصف الثالث , اصبح اسوء
    Çocuk çok yaramaz olduğundan Ailesi onu bu gizli odaya kilitleyip bırakıp gitmişler. Open Subtitles صبي كان مشاغبًا للغاية، وحبسه والداه في تلك الغرفة السرية وتركوه هنا للأبد.
    Ailesi Nijerya'da doğmuş ve burs ile Almanya'ya yerleşiyor. TED ولد والداه في نيجريا، وجاءا إلى ألمانبا عن طريق منحة دراسية.
    Her hafta onun kağıtlarını kontrol ediyorsunuz ve bende her zaman Picasso'nun büyük büyük ailesinin Yahudi olmadığını söylüyorum Open Subtitles يأتون مرة في الأسبوع لرؤية أوراقه وفي كل مرة أخبرهم ، دعو والداه وجداه حتى أجداد بيكاسو ليسوا يهود
    Ailesi kendisini reddetti ve kraliyet ailesine büyük utanç getirmekle suçladı. TED تبرأ منه والداه واتهماه بأنه ألحق العار بالعائلة الملكية.
    Lars'ın yaşama ihtimalinin çok az olduğunu gören Ailesi onunla birlikte geçirecekleri zamanları güzel geçirmeye karar verdi. TED معرفة أن فرصته في البقاء حيًا ضيئلة اختار والداه التركيز على نوعية الوقت الذي يمكنُ قضائه معًا.
    Ailesi vefat ettiğinde sekinizci sınıftaydı. TED كان في المرحلة الإعدادية، في الصف الثامن، حين توفي والداه.
    Bu yıl 8 Ağustos'ta felç hissetti ve 13'ünde Ailesi onu doktora götürdü. TED في الثامن من أغسطس لهذه السنة، شعر بشلل في الحركة، في الثالث عشر ، أخذه والداه إلى الطبيب.
    Ailesi Woodstock'i özlüyor ve o da bunu telafi ediyor. Open Subtitles لقد افلس والداه وهو على تلك الحال من وقتها
    Ailesi 5 yıl önce ayrılmış, yeniden birleşmiş, ve geçen sene yeniden ayrılmış. Open Subtitles انفصل والداه منذ 5 سنوات ثم تطلقا السنه الماضيه
    Bütün gün onu aradım ama Ailesi sağdıç olmaya hazırlandığını söylediler. Open Subtitles ولكن والداه قالا إنه مشغول بواجبات الإشبين
    Bütün gün onu aradım ama Ailesi sağdıç olmaya hazırlandığını söylediler. Open Subtitles ولكن والداه قالا إنه مشغول بواجبات الإشبين
    -Hayır. Ailesi bilincinin açık olduğunu ama sonra bir şey hatırlamadığını söyledi. Open Subtitles -لا، قال والداه أنه كان مستيقظاً بها و لم يذكر شيئاً بعدها
    Hayır. Ailesi iki yıl önce trafik kazasında ölmüş. Open Subtitles كلا, والداه توفيا في حادث سيارة منذ عامين
    Ailesi onun mutlu olması için kıçlarını yırtıyor ve o bunun karşılığını nasıl veriyor? Open Subtitles الذي والداه تعبوا ليجعلوه سعيدا وكيف يجازيهم؟
    Yani, sanki böyle, Ailesi tarafından otobüs durağında bırakılmış gibi görünüyordu. Open Subtitles يبدو مثل الطفل الصغير الذي تركه والداه في محطة الحافلات
    Buldum. Sadece bir tahmin ama Ailesi yüklü bağışlar mı yapıyorlar? Akıntı yok. Open Subtitles الالتهاب الرئوي، هذا هو مجرد تخمين، والداه متبرعان للمستشفى؟
    ailesinin, gay oluşunu sorun etmediğini söyledi. Bu iyi bir şey olmalı. Open Subtitles أخبرني أن والداه لم يمانعا كونه مثليّ الجنس، مما كان شيئا جيدا
    İsminden, ailesinin onun için daha büyük hayalleri olduğunu anlaşılıyor ve filmin başlamasına iki dakika kala gelmeniz onun suçu değil. Open Subtitles أفصد، إعتماداً على إسمه، والداه من الواضح أنهما كان يملكان أحلام كبيرة له، وليس خطأه أنكم أنتم يا رفاق ظهرتم بدقيقتين
    Anne babası onu hastaneye götürüyorlar, erkek kardeşlerine kıyasla pek konuşmadığı için endişe içindeler. TED أحضره والداه إلى العيادة، وهم قلقين من قلة كلامه عكس إخوته.
    Aziz Collette, ailesini kaybedenlerin koruyucu azizi. Open Subtitles أنه القديس سانت كوليت الذي فقد والداه علمتي بلأمر
    Herneyse, anne ve babasının yıldönümlerinin, gelecek ay olduğunu söyledi. Open Subtitles أن عيد زواج والداه الخمسين سيكون الشهر المُقبل،
    Anne-babası boşanan çocuklar için normal bir davranışmış. Open Subtitles هذا هو السلوك المتوقع من طفل تطلق والداه
    ebeveynlerinin oradan geçtiğini ve orada bir tek Yahudi kalmadığını biliyormuş. Open Subtitles عرف ان والداه كانوا هنا ولم يبقى يهودي على قيد الحياة
    ebeveynleri oradaydı ama asla olaydan önce müdahele etmediler. TED ‫كان والداه هناك، لكنها لم يتدخلا أبدًا ‬ ‫قُبيل إقدامه على ذلك.‬

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus