"والداي" - Traduction Arabe en Turc

• Ailemi
• Annemler
• Annemle babam
• aileme
• Bizimkiler
• ailemle
• ailemden
• annemlerin
• ailem
• babamın
• ve babam
• Annem babam
• Benimkiler
• ailemin
• ebeveynlerimin

Ailemi beni hazırlamadıkları için, bu hastaneyi tüm zamanımı aldığı için suçluyorum.
ألوم والداي على عدم تهيئتي للعالم، ألوم هذه المستشفى لأخذها كل وقتي.

Annemler öldü, ben de en sevdiğim beyaz kuzenlerime yerleşmeye geldim.
توفّي والداي لذا سأنتقل إلى بيت أقاربي المفضّلين في حيّ البيض

Annemle babam da gidebileceği bir yere ihtiyacı olduğuna karar vermişler böylece bir yaşlılar evi kurduk.
ووجد والداي أنه بحاجة إلى مكان ليذهب إليه، لذلك أنشأنا دارًا للمسنين.

Hiç kimseye bir şey söyleme özellikle de benim sözde aileme.
لا تقولي أي شيء لأي أحد خاصةً لمن يدّعون بأنهم والداي

Bizimkiler buradan sadece 40 dakika uzakta oturuyorlar ve eve hiç gitmiyorum.
والداي يبعدان عني 40 دقيقة فقط و لكنني لم أذهب للمنزل قط

Eğer daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, ben de ailemle aynı şeyleri yaşıyorum.
اذا كان هذا سيعوضك قليلا , اعاني من نفس الحالات مع والداي

Önce Ailemi öldüreceğini söyledi ve sonra hâlâ ödemezsem, beni öldürecekmiş.
أخبرني أنه سيقتل والداي أولاً وبعد ذلك إذا لم أدفع سيقتلني

Önümüzdeki 10 dakikayı geçirmek için Ailemi konuşmaktan daha iyi yollar var.
ثمة طرق كثيرة أفضل لقضاء الـ10 دقائق القادمة من مناقشة أمر والداي

İmparator dünyamıza girdi... Ailemi öldürdü ve tahta geçebilmek için... beni evlat edindi.
و دخل الإمبراطور إلى المملكة فقتل والداي و تبناني لكي يتمكن من الإستيلاء على العرش

Annemler ortada olmadığı için bu geceyi iptal ettiğimizi düşünmüştüm...
اعتقدت أنك تعلم أننا سنلغي الليلة لأن والداي مفقودان، وأنا..

14 yaşındayken Annemler bana bir kimya seti almıştı. Ben de su yapmaya karar verdim.
عندما كنت في الرابعة عشر من عمري، اشترى لي والداي عدة أدوات للكيميائيين وقررت بأن أصنع الماء

Ama ilk defa Annemler yavru köpek almama izin vermediği için memnunum.
بالرغم من المرة الأولي أنا مسروره والداي لم يتركوني أن يكون عندي جرو

Annemle babam Hong Kong'a giden vapura binmişlerdir.
محتمل أن والداي علي سفينة متجهة إلي هونج كونج الأن.

Annemle babam da tartışıyor, avukat değiller.
والداي يتجادلان أيضاً هذا لا يجعلهما محامين

10k'da olanlardan sonra, aileme anlattım, ve beraber okul idaresine gittik.
و بعد ما حدث أخبرت والداي و ذهبنا الي أدارة المدرسه

Sanırım yarınki uçağı kaçırdığım sürece aileme biraz yatışmaları için zaman verebilir.
أظن حتى أفوت رحلتي غدا حسنا، ربما هذا سيعطي والداي الوقت ليهدآن

Eve varınca, Bizimkiler, havlamasın diye köpeğe taktıkları elektrikli tasmayı çıkarıp bana taktılar.
عندما عدت للمنزل,‏ والداي أخذوا طوق التحكم بالنباح من كلبنا و وضعوه علي.

Bizimkiler Pazar günü dönüyorlar.
أَعني ، بجدية والداي سوف يعودان للبيت يوم الأحد

ailemle orada yaşıyorduk, çok mutluyduk.
كنت أعيش هناك مع والداي وكنا في غاية السعادة

Şey, oraya gidemezsem ben de ne yapacağımı bilmiyorum. Her gün ailemle tartışıyorum.
وأنا لم أقرر بعد إن كنتُ ذاهباً أم لا أنا أتشاجر مع والداي كل يوم

Eşim Fernanda bu ifadeyi sevmiyor; fakat ailemden birçok kişi melanom kanserinden öldü. Ebeveynlerimde ve onların ebeveynlerinde vardı.
زوجتي فيرناندا لاتحب هذه التسمية، و لكن الكثير من أفراد عائلتي توفوا بسرطان الجلد و كذلك والداي و جدودي

Ama tam uykuya dalarken... annemlerin söyledigi bir sey beni düsünceye daldirdi.
لكن بينما أخذت أغرق في النوم دفعني شيء قاله والداي إلى التفكير

Dokuzuncu yaş günümde ailem bana yiyecek bir şey bile verememişti.
بعيد ميلادي التاسع، والداي لم يستطيعوا أن يقدمون إلي طعاماً لآكله

lütfen biriniz ona annem ve babamın düğüne katılmayacağını açıklasın.
أرجوك أشرح له لماذا لن يحظروا والداي حفل زفافنا ؟

Keşke annem ve babam burada olup görseydi... çünkü bizi pek sık göremiyorlar ve böyle bir şey yaptığımızı... neler olduğunu göremiyorlar.
اتمنى حقا لو اِن والداي كانو هنا حتى يشاهدو هذا لانهم لايستطيعون مشاهدتنا نفعل شيء كهذا ومشاهده مايدور حوله كل شيء ..

Aşk bittiğinde, Annem babam hatta değillerdi
اعتقد ان والداي لم يكونا بالخط عندما بدأ الحب ينهار

Benimkiler bodrumda kilitli, bizi rahat bırakırlar.
والداي محبوسان بالسرداب سيدعوننا وشأننا كلياً

Böylece Ian ve ben ailemin bizim için aldığı eve taşındık
اذن ، انتقلت انا و ايان للمنزل الذي اشتراه لنا والداي

Sanki kimse beni göremeyecekmiş gibi ebeveynlerimin arkasına saklanıyordum.
كنت أختبئ خلف والداي حتى لا يراني أي أحد.