| Sana karşı sert olmam gerektiğini düşündüm böylece sonun Annen gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | خلت أنه يجدر بي القسوة عليكِ لكي لاينتهي بكِ المطاف مثل والدتكِ |
| Yani Annen kristali bırakıp gittiğinde bu boyutun bir parçası olmayı bıraktı. | Open Subtitles | لذا عندما تركت والدتكِ البلورة لم تكن جزءاً من هذا بعد الآن |
| Ailelerimizin yarısı Annen onun asıl yüzünü göremediği için öldü. | Open Subtitles | نصفُ أهالينا موتى لأن والدتكِ لم تستطع رؤيتهُ على حقيقتهِ |
| Ama buraya ilk geldiğinde, annenin kaldırım kenarında ölmesi hakkındaki üzüntünü dile getirmiştin. | Open Subtitles | حين أتيتِ أوّل مرة إلى هنا، أبديتِ رعباً كبيراً بشأن وفاة والدتكِ بمزراب |
| Neyse, annene sana göz kulak olacağıma dair söz verdim. | Open Subtitles | , على أيّ حال أنا وعدت والدتكِ أنني سأعتني بكِ |
| annenle ben bu ülkeye, daha iyi bir hayata başlamak için geldik. | Open Subtitles | عندما قدمت مع والدتكِ الى هذه البلاد، اردنا ان نحضى بحياة افضل |
| Şu, Anneni tanıyan insanlar, onu buraya bir poşette getirdiğini biliyorlar mı? | Open Subtitles | , الناس الذي يعرفون والدتكِ هل يعرفون أنكِ تضعين رمادها في حقيبة؟ |
| Ama Annen yakında eve dönmüş olacak ve yeniden yenilebilir yemekler yiyebileceğiz. | Open Subtitles | و لكنّ والدتكِ ستعود عن قريب و سنعود لتناول طعام يمكن أكله |
| Buraya yazıyorum, Annen yakında bir tim çıkarmazsa tek başıma ben gideceğim. | Open Subtitles | أنا أُقسم إنْ لم تصرّح والدتكِ بإرسال بعثة سأذهب إلى هناك بمفردي |
| Pek yakında göreceksin ki Annen zaman zaman son derece mantıksız olabiliyor. | Open Subtitles | قريباً سوف تكتشفين أن بوسع والدتكِ أن تكون غير مغولة للغاية أحياناً. |
| Hastaneye gidebildiniz mi, yoksa Annen mi doğuma yardım etti? | Open Subtitles | هل تمكّنتِ من الذهاب لمشفىً أم والدتكِ ساعدتكِ في الولادة؟ |
| Duyduğuma göre Annen çok hastaymış, bu yüzden bu gece saraydan ayrılman gerekiyor. | Open Subtitles | لقد سمعت أن والدتكِ مريضة جدًا لذا عليكِ أن تغادري القصر الليلة |
| Annen sabahtan gecenin bir yarısına kadar dışarılarda! | Open Subtitles | لقد كانت والدتكِ بالخارج طوال النهار ونصف الليل أين كنتِ كل هذه المدة؟ |
| Günlüğünü, Annen odanı toplamaya geldiğinde çıkardı. | Open Subtitles | والدتكِ نقلت المُفكّرة عندما جاءت لتُرتّب المكان |
| Önce annenin baskılarının altında kaldın sonra da kendi teorilerinin. | Open Subtitles | في البداية،قُمعتِ على يد والدتكِ ثم عن طريق لأفكاركِ الخاصة |
| Peki, madem buradasın annenin mücevherlerini nerede sakladığını göster bana. | Open Subtitles | حسنًا، الآن ها أنتِ هنا، أريني أين تخبئ والدتكِ مجوهراتها. |
| Ne senin ne de annenin aptal olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّكِ حمقاء. لا أعتقد أن والدتكِ تعتقد أنّكِ حمقاء. |
| Belki ben annene bunu verebiirim, o da bana kızını verir. | Open Subtitles | رُبما يجب أن أُعطيها الي والدتكِ لأحاول . أن أكتسب رضاها |
| Son birkaç gündür annenle ikimiz senden haber alamayınca sadece kontrol etmek istedik. | Open Subtitles | اسمعي، لم نتلقَّ اتّصالاً منكِ منذ يومين لذا أردتُ و والدتكِ الإطمئنان عليكِ |
| Ama senin eserlerinde beğendiğim şey tüm yüzlerin Anneni andırması. | Open Subtitles | لكن ما يعجبني بفنّك هو أن الوجوه كلها تُشبه والدتكِ. |
| Sanırım babanız Anglikan, Anneniz de kibarca hiçbir şey idi. | Open Subtitles | أظن أن والدكِ كان أنجليكاني وأن والدتكِ لا تؤمن بشيء |
| Belki bir diğeri de, annenden, 400 yıllık iyi bir güç aldığındır. | Open Subtitles | ربما الأخر هوَ أن جانبَ والدتكِ قد مرروا القوة الطيبة لـ400 عام |
| Ne olursa olsun ben senin annenim, ve benim çatım altında olduğun sürece, benim kurallarıma uyacaksın. | Open Subtitles | أنا لا زلتِ والدتكِ وطالماً أنكِ تعيشين تحت سقفي سوف تطيعين أوامري |
| Zaten bu ev Annenizin çekip çevirmesi için fazlasıyla büyüktü. | Open Subtitles | هذا المنزل كان كبيراً جداً على والدتكِ للإعتناء به على أي حال. |
| Daha önce anne ve babayla burada bulundun, hatırladın mı? | Open Subtitles | هاي رين, لفد كنتِ هنا مع والدكِ وَ والدتكِ سابقًا. |
| baban gibi olman gerekirdi ama annene çekmişsin sanırım. | Open Subtitles | أنا آسف، أمّي يجب أن تكوني مثل والدكِ، ولكنني أعتقد أنكِ مثل والدتكِ |
| annende krize yol açan yara izi... beynin motor kontrol merkezine çok yakın. | Open Subtitles | الندوب التي تسبب صرع والدتكِ ايضاً قريبة جداً من مركز وسط الدماغ |
| Bayan Meade, annenizle çok yakın bir ilişkiniz var sanırım. | Open Subtitles | يبدو بأنكِ كنتِ قريبة جدا من والدتكِ ياآنسة ميد |
| Geçenlerde annenizi kaybettiğinizi duydum. | Open Subtitles | عظيم، إذاً، لن آخذ وقتاً طويلاً منكِ عرفت أن والدتكِ توفيت مؤخراً |