"والفقر" - Traduction Arabe en Turc

    • fakirlikte
        
    • yoksulluk ve
        
    • ve yoksullukta
        
    • ve sefaleti
        
    • ırkçılık ve
        
    • ve fakirlik
        
    • ve yoksulluğa
        
    • donsuz ve
        
    • sefaletten
        
    • ve sefalet
        
    • fakirlikten
        
    • ve olmadıkları
        
    • ve yoksulluk
        
    Zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırana dek? Open Subtitles .في الغنا والفقر والمرض والصحة .حتي يفرقكم الموت فليساعدك الرب؟
    Zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta Yaşadığın sürece? Open Subtitles وقت الغناء والفقر والمرض ، و وقت الصحّة الجيّدة والى الأبد ؟
    Bu çocuklar bana mülteciler, yoksulluk ve insanlık hakkında yoğun bir ders verdiler. TED أعطتني هذه المجموعة من الأطفال درساً واضحاً عن اللاجئين والفقر وعن الإنسانية.
    Bu günden böyle, zenginlikte ve yoksullukta... hastalıkta ve sağlıkta Tanrı sizi ayırıncaya dek? Open Subtitles وتملكيه وتحفظيه من هذا اليوم فصاعدا ً في الغنى والفقر.. في الصحة والمرض..
    Beni mahrumiyetle, iflas etmekle sadece açlık ve sefaleti bilen bir hayatla tehdit edebilirsin. Open Subtitles وبإمكانك أن تهددني بالحرمان وبالإفلاس وبحياةٍ لا تعرف إلا الجوع والفقر
    Ya da sınıfındaki öğrencilerle, onların ırkçılık ve yoksulluğa ilişkin deneyimlerini dinleyip öğrenerek güçlerini değiştirdi. TED أو إعطاء الصلاحية لطلابها بغرفة الصف من خلال الاستماع لتجاربهم الخاصة المتعلقة بالعرق والفقر.
    Başka neler var? Cinsiyetçilik, ırkçılık ve fakirlik silah satın alımını ve silaha bağlı ölümleri etkiliyor. TED وماذا أيضاً؟ يؤثر التمييز الجّنسيّ والعنصريّ والفقر على حيازة السلاح وضحايا السلاح الناري.
    Ölmektense donsuz ve kör olmayı yeğlerim. Open Subtitles أفضل العمى والفقر على القتل
    Ailelerimiz bu ülkeye gelmişler zulümden, sefaletten ve açlıktan kaçarak. Open Subtitles والدينا أتيا إلى هذه الدولة هربوا من الإضطهاد والفقر والجوع
    Böylece bir yığın veriyi analiz ettikten sonra keşfettiğimiz şey şuydu; işsizlik ve sefalet 2011 Arap ayaklanmalarının tek sebebi değildi. TED إذن بعد تحليل أكوام من البيانات، ما اكتشفناه كان هذا: البطالة والفقر لوحدهما لم يؤديا للانتفاضات العربية في 2011.
    Canavarı yenmek, fakirlikten zenginliğe, serüven, yolculuk ve eve dönüş, komedi, trajedi, yeniden doğuş. TED يوجد الوحش، والفقر إلى الثراء، والبحث، والرحلة والعودة، والهزل، المأساة، والولادة من جديد.
    Zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırıncaya kadar. Open Subtitles في الغنى , والفقر في المرض والصحه حتى يفرقنا الموت
    Zenginlikte,fakirlikte hastalıkta,sağlıkta Open Subtitles في كل الأحوال ، الغنى والفقر
    İranlı kadınlardan doğan her iki çocuktan biri açlık, yoksulluk ve hastalık sebebiyle ölüyor. Open Subtitles ونصف نسبة الأمهات الفرس يفقدن حياتهن عند الولادة بسبب الجوع والفقر والمرض
    Hayatlarını erdem, yoksulluk ve ağırbaşlılık içinde sürdürdüler. Open Subtitles والذين عاشوا حياة تقشف كامل والفقر والعزلة
    -Zenginlikte ve yoksullukta. Open Subtitles -في الغنى والفقر
    -Zenginlikte ve yoksullukta. Open Subtitles -في الغنى والفقر
    Dünya çapındaki açlık ve sefaleti kökünden halletmek. Open Subtitles ، استئصال المجاعة والفقر في كل الدنيا
    Bizim düşüncemiz şu ki, eğer ragbi takımı için yeterliyse, sağlık ve fakirlik için de yeterlidir. TED ما نشعر به، انه اذا كان جيد بما فيه الكفاية لفريق لعبة الرجبي، فانه جيد بما فيه الكفاية من أجل الصحة والفقر.
    İsa'dan bile öncesine gidelim. Üç bin yıl öncesine en azından benim düşüncemde hak için yolculuğun, eşitsizlik ve yoksulluğa karşı savaşın asıl başladığı zamana dönelim. TED دعونا نرجع الى ما قبل المسيح، ثلاثة آلاف سنة، الى الزمن الذي بدأت فيه - كما اراه - الرحلة من اجل العدالة والمسيرة ضد اللامساواة والفقر.
    Ölmektense donsuz ve kör olmayı yeğlerim. Open Subtitles أفضل العمى والفقر على القتل
    Ailelerimiz bu ülkeye gelmişler zulümden, sefaletten ve açlıktan kaçarak. Open Subtitles والدينا أتيا إلى هذه الدولة هربوا من الإضطهاد والفقر والجوع
    ..her biriyle nasıl savaştığımız ve sefalet içinde yaşamamız... O bunların hepsini eğlenceli bulur. Open Subtitles الطريقة التي نعيش بها بالحرب والفقر المدقع، كل هذا يجده مسليا
    Hatta bazıları açlıktan, fakirlikten ve soykırımdan kaçtılar. Open Subtitles أعني، بعض منهم هربوا من المجاعة والفقر والابادة الجماعية
    Bu, insanları birbirinden ayıran sahip oldukları ve olmadıkları şeyleri tarif etmelerine yardım eden bir kanser. Open Subtitles انه السرطان الذي يفصل الناس الذي يساعد على تعريف الاثرياء والفقر
    Hayat boyunca hayal edemeyeceğimiz ölçekte kıtlık, kuraklık ve yoksulluk göreceğiz. Open Subtitles في حياتك, سنرى المجاعة والقحط والفقر, على نطاق لا يمكن تخيله

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus