"والقيود" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    Ebeveynler dükkanı açar ve envanter ile rafları doldururlar tek limit sperm, yumurta ve ekonomidir. TED يفتتح الأباء متجرا ثم يبدأون بملأ الأرفف بالمخزون، والقيود الوحيدة لهذا هي الحيوانات المنوية والبويضات والاقتصاد.
    Yobazlığın acılarından ve din tabanlı bir yetiştirmenin sosyal kısıtlamalarından korunmuştum. TED تمت حمايتي من آلام التعصب الأعمى والقيود الاجتماعية للتنشئة الدينية
    Peki onaylanmış olan nanopartiküllerin getirdiği zorluklar ve kısıtlamalar neler? TED لذا فما هي التحديات والقيود الاساسية التي تواجه جزيئات النانو الموافق عليها حالياً؟
    Ayrıca zaman ve olayların akışı farklı yönde olsalardı, arkadaş bile olabileceğimizi düşünüyorduk. Open Subtitles في الأحرى نود أن تتخيلي الوقت والقيود التي تدفقت من بعيد كدنا أن نصبح أصدقاء
    Ama kullandığım kelepçe ve bağların açma mekanizması vardı. Open Subtitles لكن الأصفاد والقيود التي إستعملتها تحتوي على آلية فتح للأمان.
    Kurallar ve kısıtlamalarla dolu. Tıpkı senin elbisen gibi. Open Subtitles إنها مليئة بالقواعد والقيود مثل الثوب الذي ترتدينه بالضبط
    Topluluğun kurallarını ve sınırlarını içselleştirmişsinizdir. Open Subtitles أنتِ ضغطتِ بداخلكِ القِـيّم والقيود التي يفرضها المجتمع
    Ama biz bir toplum olarak bu eşyalara bakıp, dağlama demirlerine, prangalara ve cüppelere, ve bunların tarihimizin bir parçası olduğunu fark edersek, üzerimizde artık hiç güçleri olmayacakları bir yol bulabiliriz. TED ولكن إذا نحن كبشر وبشكل جماعي نظرنا لهذه الأشياء أدوات الوسم والقيود والأثواب وأدركنا بأنها جزء من تاريخنا، يمكننا العثور على طريقة لكي لا يكون لديها مزيد من التأثير علينا.
    Los Angeles'taki Meksikalı bahçıvan ve Delhi'deki Nepalli bir temizlikçi milliyetlerinin ifade ettiklerinden çok, kısıtlamalar ve alışkanlıklar bağlamında çok daha fazla ortak yöne sahipler. TED البستاني المكسيكي في لوس أنجلوس ومدبرة المنزل النيبالية في دلهي لديهم الكثير من القواسم المشتركة من حيث الطقوس والقيود التي تمليها الجنسية.
    Tüm o kurallar ve sınırlamalar olmamalı. Open Subtitles لا يجب أن توجد كل تلك القواعد والقيود
    Onu bir an önce portakal rengi hapisane tulumunda, ve elleri kelepçeli olarak görmek istiyorum! Open Subtitles أريده رؤيته بالبدلة البرتقالية والقيود
    EPA tarafından koyulmuş bütün kurallara uyuyoruz biz ve NAFTA'nın çevre uygulamalarına. Open Subtitles اتبعنا كل القواعد التي وضعت من قبل وكالة حماية البيئة والقيود البيئية في معاهدة "نافتا"
    "Her türlü saçma ve anlamsız ördek vurma sınırlamasıyla avcılar, yapılmaması gereken bazı şeyleri ihlâl etmeden bu kısa dönemli açık sezonda dışarı çıkamıyorlar. Open Subtitles "مع كل الاسباب الغير معقولة" "والقيود الباطلة على صيد البط الآن" "لا يُمكن أن يخرج الصياد في الموسم القصير،"
    ve de mantığın kısıtlarıyla. Open Subtitles والقيود المفروضة على العقلانية
    Düş kırıklığı vermiş ve sınırlamalar... o yerde olmak için çok yapmaya değerdi.. Open Subtitles بالنظر إلى الإحباطات والقيود... قيل الكثير تستحق الحزن) (الجملة ليكون في هذا المكان...
    Sam Amca'nın ilaç ve bağlama ile ilgilendiğini bilmiyordum. Open Subtitles أجل، لم أكن أعلم أنّ "العمّ (سام)" يحبّ استخدام المخدّرات والقيود.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus