Bilmeceye yanlış cevap verdiğinde ölüm ve yaşamı aşma gücü olduğunu keşfettik. | Open Subtitles | اكتشفنا أن لديها القوة لتتفوق على الحياة والموت لقد كان عرضاً مذهلاً |
Şiir, Cennet ve kovulma üzerine, ve bildiğimiz anlamda cinsellik, ölüm ve suçun kovulmayla beraber dünyaya gelmesi üzerinedir. | TED | إنها عن جنة عدن والسقوط وقصة الكتاب المقدس عن هذا السقوط، بأي جنس كما نعرفها والموت والذنب أتوا للعالم في نفس الوقت |
ölümün Gölgesi'yle karşılaşıp da sağ kalan tek kişi sensin. | Open Subtitles | لقد كُنت الشخص الوحيد الذى وقف ضد ظل الظلام والموت. |
Fakat onlar seni ihanete sürükleyecek acı ve ölümü tadacaksın. | Open Subtitles | لكنها ستقودك ايضا للخيانة وللمعاناه والموت |
Tek yaptığımız savaşmak ve ölmek. Peki ne için? | Open Subtitles | كل ما نفعلة هو القتال والموت و لأجل ماذا ؟ |
Bu şeyler arasında vücut sıvıları, seks, fiziksel anormallikler ve ölümden söz edilebilir. | TED | تلك الأشياء مثل السوائل الجسدية والجنس والتشوهات الجسدية والموت. |
Irkçılık, haksızlık ve şiddet dünyamızı çevrelemiş, korkunç ıstırap ve ölüme neden olmuştur. | TED | والعنصرية.. والظلم والعنف تجتاح عالمنا جالبة حصادا مأساويا من الحزن والموت |
Fransızca'nın tersine Almanca'da savaş, ölüm ve ay eril kelimelerdir; | Open Subtitles | في الألمانيّة، الحرب والموت مُذكّرة، عكس الفرنسيّة.. بينما الشمس والحبّ مؤنّثة. |
Ama yine de masum çocukları acı, sakatlanma, ölüm ve korku dolu odalara tıkıştırıp şöyle diyoruz... | Open Subtitles | ، مازلنا ندفن البراءة فى غرفة الرعب تلك المحشوة بالألم والتشويه والموت : ثم نقول |
Beş yıl boyunca ülkeyi içten parçalayan ölüm ve yıkımın sonunu simgelemek için. | Open Subtitles | لتمثيل نهاية الدمار والموت الذي مزّق البلاد إربا إربا لمدة خمس سنوات |
Sanırım, hastanede, ölüm ve yaşamın dengelenmesi üzerine olan teorim her zaman geçerli olmuyor. | Open Subtitles | اعتقد أن نظريتي حول الحياة والموت توازن بعضها البعض في المستشفى إنها غير صحيحة |
Yaşam ve ölümün doğal döngüsünde, aralıksız olarak devam etmek zorunda olan yaratma ve yoketmede | TED | في الدورة الطبيعية للحياة والموت, الخلق والدمار اللذان ينبغيا أن يحدثا بشكل مستمر. |
Bir de doğum ve ölümün acımasız sürekliliği ve arada kalan öykülerin durmaksızın birikmesi var tabii. | TED | وهناك هذا الإستمرار الذي لا هوادة فيه للولادة والموت والتجميع الغير منتهي للقصص التي تكون بين سطورها. |
Diyemeyiz. İnsanın kelimeleri yoktur ölümün hiçliğini ifade edebilecek. | TED | لا يمكننا القول، لا يملك الإنسان الكلمات ليقول العدم والموت. |
Bilirsin, durmaksızın aşk arayışındaydı, ve bulduğu şey; etrafındaki insanların hastalığı ve ölümü oldu. | Open Subtitles | فكما تعلم، لقد نشدت دوماً الحب. وجلُ ما وجدته كانا المرض والموت لجميع من من كانت قريبة منهم أبداً. |
Her zaman ailem ve ölümü düşünmeye başladım. | Open Subtitles | الأمر أنني بدأت أفكر بالأمر طوال الوقت عائلتي والموت |
O da diğerleri gibi kadın peşinde koşan, zengin, kronik alkol bağımlısı, gençliği hiç bitmesin isteyen... ve ölümü frengiden olacak tiplerden biri işte | Open Subtitles | انهُ فقط مُغازل اخر من هؤلاء الأثرياء ملعونين بإدمان الكحول المُزمن، والمراهقة الدائمة والموت بمرض الزهري |
Ama hasta ve ölmek üzere olanlar ölebilmek için sıralarını beklemek zorunda. | Open Subtitles | ولكن على المرض والموت أن ينتظروا حتى ينتهوا |
Madem konu avukatlardan ve ölümden açıldı, benim avukatım da vasiyetimde değişiklik yapmamı önerdi. | Open Subtitles | حسناً، بما أننا على موضوع المحاميين والموت فإن محاميي نصحني أن أغير وصيتي و أتعرفين؟ |
Bazı bakteriler de kötüdür; hastalıklara ve ölüme neden olurlar. | TED | وبعضها مضر لنا؛ تسبب لنا الأمراض والموت. |
Her konuda son söz onların olacak, yaşamda ve ölümde bile. | Open Subtitles | سيكون لديهم القول الفصل في جميع المسائل حتى في الحياة والموت |
Ya kaçıp kocama neler yaptığımı anlatırsın ya da burada kalıp ölürsün. | Open Subtitles | باستطاعتك إما أن تذهب الى زوجي وتخبره بما فعلت أو باستطاعتك البقاء هناك والموت |
Bu da bedenimizi zayıflatır, ki bu da zamanla hastalık ve ölümle sonuçlanır. | TED | هذا يجعل أجسادنا تبدأ بالتدهور، مما يؤدي في نهاية المطاف إلى المرض والموت. |
yaşam ve ölüm arasında, ikisini birbirine bağlayan ince bir çizgi dışında hiçbir ayrım yoktur. | TED | لا يوجد فصل بين الحياة والموت يوجد فقط خيط رفيع يربط بين الاثنين. |
Hastalık ömrü, bunun tam tersidir, yaşlı, hasta ve ölüyor hissettiğiniz dönemdir. | TED | على العكس، أمل الحياة في حالة المرض، هو الوقت الذي نقضيه في الشعور بالمرض، كبر السن والموت. |