Hayatımda yaşadığım ilk ve tek aşkta birlikte bir geleceğimiz olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | للمرة الأولى والوحيدة في حياتِي أنا كنت عاشق و رَأيتُ مستقبلنا سوية |
Phillip Bartlett, Tayland'a ilk ve tek sefer bir ay önce gitmiş ve bütün bunlarla bir bağlantısı yok. | Open Subtitles | في المرة الأولى والوحيدة فيليب بارتليت سافر إلى تايلاند كان قبل شهر، وهناك وتضمينه في شيء يصله كل هذا. |
Senden hoşlandığım ilk ve tek andı. | Open Subtitles | هذه هي المرة الأولى والوحيدة التي أعجبت بك |
Altı aydır kapı komşularıyız ve tek gördüğüm ortalıkta kamburunu çıkararak dolaşan şişman kardeşi. | Open Subtitles | نحن نسكن في جوارهم منذ ستة أشهر.. والوحيدة التي أراها هي أختها السمينة التي تتجول في الجوار. |
Bunlar ilk ve tek... müsveddeleri idi müziğinin. | Open Subtitles | هذه كانت المحاولة الأولى والوحيدة للمقطوعة |
Bu gece... ömrü boyunca ilk ve tek kez çiçek açacak. | Open Subtitles | الليلة للمرة الاولى والوحيدة فى حياتها ستزهر |
Bu gece... ömrü boyunca ilk ve tek kez çiçek açacak. | Open Subtitles | الليلة للمرة الاولى والوحيدة فى حياتها ستزهر |
Amerika gösteri dalında altın madalya kazandı! Bütün oyunlardaki ilk ve tek madalyamız! | Open Subtitles | الفريق الأمريكي فاز بالميدالية الذهبية الذهبية الأولى والوحيدة في هذه الأولبياد |
Daha yeni ciddi bir ilişkiden çıktım. İlk ve tek ilişkim. | Open Subtitles | لقد خرجت لتوي من علاقة جدية علاقتي الأولى والوحيدة |
Sen, kocasının gizli serviste çalıştığını öğrenen ilk ve tek eşsin. | Open Subtitles | أنتِ أول زوجة والوحيدة التي تعرف بأن زوجها مُخْبِر سرٍيٍ |
Derhal. Ben biliyorum en iyi ve tek yolu. | Open Subtitles | على الفور بالطريقة الأفضل والوحيدة التي أعرفها |
Kolonilerdeki ilk ve tek, tıp okulunu kurmuştu. | Open Subtitles | لقد قام بتأسيس مدرسة الطب الأولى والوحيدة في المستعمرة |
Ve benim ilk ve tek önceliğim onların güvenliğini sağlamak. | Open Subtitles | وأوليتي الأولي والوحيدة أن احافظ علي سلامتهم |
Connecticut eyaleti mammogramın ardından kadına meme yoğunluğunun bildirilmesini zorunlu kılan ilk ve tek eyalet. | TED | ان ولاية كونيتيكت هي الولاية الاولى والوحيدة التي الزمت بان تحصل النساء على تقرير بكثافة الثدي لديهن بعد كل فحص ماموغراف |
Ben başrol olarak bir Emmy kazanan ilk ve tek Latin kadın olalı 12 yıl geçti. | TED | لقد مر 12 عاماً على كوني الممثلة اللاتينية الأولى والوحيدة التي تفوز بجائزة "إيمي" على دور بطولة. |
İlk ve tek konserin birkac gün sonra Death Valley'de olacak. | Open Subtitles | الحفلة الموسيقية الأولى والوحيدة لكم فى ديث فالى ، بعد أيام وحسب . |
Özgürlük Hava Yolları, uçuş numarası bir ve tek. | Open Subtitles | . مطار "الحرية" ، الرحلة الأولى والوحيدة |
Şu an, Marwan'ı bulmamız için en iyi ve tek şansımız bu. | Open Subtitles | حتى الان، فهذه أفضل وسيلة، بل والوحيدة لتقودنا إلى (مروان) |
Bunlar, ilk ve tek çocukları. | Open Subtitles | هذه ذرّيتها الأولى والوحيدة |
İmparatoriçe Wu Çin'in ilk ve tek kadın imparatoru oldu. | Open Subtitles | أصبحت (وو) المرأة الإمبراطورة الأولى والوحيدة في تاريخ الصين. |