Sadece o zaman güvenlik önlemleri iptal edilebilir ve bilinç sistemi terk edebilir. | Open Subtitles | عندها فقط يمكن للضماناتَ أن تَكُونُ غير فعاله والوعي يكون مفصول عن النظامَ |
Aynı zamanda sosyal etkileşimi de sağlar; diğerlerini anlamak ve kişisel farkındalık gibi. | TED | و يشارك في عملية التفاعل الإجتماعي و فهم الأشخاص الآخرين، والوعي الذاتي. |
Kuvvetli rüzgar ve tufanlar ile konuşan kadın bizi üstünlüğe, yüksek bilinçliliğe geri fırlatıyor, o dönüyor ve dünya da dönüyor. | TED | تلك التي تتحدث لغة هبّات الريح والأعاصير، تعصف بنا صوب الأعالي، والوعي الراقي، تدور ويدور معها العالم. |
Çin'in her tarafında büyüyen bu evrim ve farkındalığın bir kısmını kendim görmeye başladım. | TED | وقد رأيت بنفسي هذا التطور المتنامي والوعي يبرز في جميع أنحاء الصين. |
Bu nöronlar öğrenme ve kişisel farkındalık açısından önem taşır. | TED | هذه الخلايا العصبية مهمة للتعلم والوعي بالذات. |
Böylesine farklı evrimsel bir yol boyunca zekânın nasıl ortaya çıkabileceğine dair yapılan araştırmalar, genel olarak zekâ ve bilinç hakkında daha fazla bilgi edinmemize yardımcı olabilir. | TED | كما أن دراسة كيفية تطور ذكائها المختلف يمكن أن تساعدنا على فهم المزيد عن الذكاء والوعي بشكل عام. |
Eğer onlar fazladan sözler eklemeselerdi, çevre dostu ve sosyal bilince sahip olarak, bu markalar daha fazla para kazanamazlardı. | TED | إن لم يواصلوا إضافة هذه العبارات الإضافية فيما يتعلق بصداقة البيئة والوعي الاجتماعي لن تجني العلامات التجارية المال. |
Sinir sisteminde bu çeşit bir sürü giriş çıkışı olan kanallar bulunur. Bunlar hareket, hafıza ve bilinç yollarını kontrol ederler. | TED | الجهاز العصبي لديه الكثير من هذه القنوات وهي مسيطرة على مسارالحركة والذاكرة والوعي. |
Sahip olduğumuz duygunun yoğunluğunu ve güvencesizliğin getirdiği farkındalığı ifade etmek için sosyal olarak hoşa giden yollar bulmamız gerekiyor. | TED | ولكن علينا أيضًا أن نجد طرقًا مستساغة اجتماعيًّا للتعبير عن شدة عواطفنا والوعي الذي تستمده من نقاط ضعفنا. |
Samimi bir iletişim için alıştırma, çaba, kendini tutma ve kendini bilme gereklidir. | TED | يتطلب التواصل الحقيقي جهدًا وممارسة وضبط النفس والوعي بالذات. |
ve Nathaniel'in manyak öfkesi, bir anlayışa ve sessiz bir merak ve zerâfete dönüşmüştü. | TED | وتحول هوس ناثانيل بالغضب إلى نوع من الفهم والوعي مع قليل من الفضول والراحة |
Bireysel farkındalık ve başkalarının farkındalığını kazanın. | TED | زرع ممارسة الوعي الذاتي والوعي بالآخرين. |
Sadece bu bedenden ve benlikten ibaret olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | انني اعلم انني اكبر سمو من هذ الجسد والوعي |
Uyku ve bilinç arasındaki bölgedeki nadir durumlar başımız dertteyken ortaya çıkabilir. | Open Subtitles | وهنالك حالات نادرة بين حالة النوم والوعي عندما تكون اكثر الأشياء تزعجنا يمكن أن تنبثق |
İnsanlara farkındalık, duyarlılık, uyanış ve umut veriyor. | Open Subtitles | فهي تمنح الناس بعض الإحساس والوعي والأمل |
Hasat Festivali 2 hafta sonra ve haberdar olanların sayısı çok az. | Open Subtitles | مهرجان الحصاد بعد أسبوعين والوعي منخفض جداً |
Diğer Fox ekibi üyelerinden daha fazla eyalet ve ülkede para toplayıp farkındalık yarattılar. | Open Subtitles | لقد رفعوا دولار والوعي في المزيد من الدول والبلدان من أي عضو من أعضاء الفريق الثعلب الآخرين. |
Ayrıca disiplinsizdi ve bu konuda bir şey yapacak farkındalığı yoktu. | Open Subtitles | وكان يفتقر إلى الاحترام الذاتي والوعي لفعل أي شيء. |
ve, bu nedenle, biz insanlık için, insan olmanın ne anlama geldiğine dair en yüksek hislerin, insan olmanın ne demek olduğuna dair en heyecan verici duyguların anlamı, içimizdeki ilahi nefesin, taşıyıcıları olduğumuz, ve içimizdeki, yine kendi içimizden gelen mükemmeli arama, hayatta olma, var olma, bilgeliğin niteliğin, şuurun, farkındalığın, merhametli ve aşkla dolu olmanın özelliklerini de bulundurduğumuzdur. | TED | بالتالي أن نكون بشر، بمعنى أعظم ما يعنيه أن نكون يشر ، بمعنى أكثر المبتهجين في ما يعنيه أن يكون الإنسان ، يعني أننا أيضاأنع يتعين علينا أن نكون مضيفين جيدين للروح الخالدة داخلنا، من التنفس من الألوهية في داخلنا ، والسعي إلى الكمال داخل أنفسنا، يمة أن نكون على قيد الحياة ، السمة من الحكمة والوعي ، والسمة من الرحمة والشفقة والمحبة البشر. |