Ortadaki iki bölüm bizim çevresel beyinlerimizi oluşturur. Ve bizim çevresel beyinlerimiz güven ve sadakat gibi tüm hislerimizden sorumludur. | TED | والقسمان في المنصف يشكلان حواف الدماغ، و هما المسؤولان عن كل عواطفنا، كالثقة والولاء. |
ve sadakat demek, krallığın savunması için üzerine düşen payı ödemek demektir. | Open Subtitles | والولاء يعني أن تدفع نصيبك دفاعا عن المملكة |
Senin gibi ateşli, tutkulu ve sadık biri, bundan çok daha fazlasını hakediyor. | Open Subtitles | إن شخصًا مثلك بهذا الحماس والشغف والولاء إنّك تستحقّين أفضل بكثير من هذا. |
Borçlu olduğum hizmet ve sadakât gerçekleşirken öder kendisine. | Open Subtitles | أن الخدمة والولاء الذي أدينه .هو يعتبر تسديد نفسه |
Ve senin gibi şeref ve sadakate inanırım. | Open Subtitles | و أؤمن بالشرف والولاء مثلك تماماً |
...bu sorumluluğu kendi rızamla, başka bir kastım veya kaçınma amacım olmadan yapacağıma; yapacağım iş için gerekli görevleri sadakatle yerine getireceğime yemin ederim. | Open Subtitles | وسوف احمل الايمان الحقيقي والولاء للنفس واغتنم هذا الالتزام بحريه دون عقليه التحفظ او غرض التهرب |
Yetenek ve gücün ötesinde... elde etmen gereken ilk şey bana göstereceğin mutlak ve sarsılmaz sadakattir. | Open Subtitles | أبعد من المهاره والقوة إنا اقول لديكم الشرط الاول هو مطلق وثابت والولاء للي |
Ona şeref ilkesinden baş koyduğu yüce amacından, görev ve sadakatten bahsetti. | Open Subtitles | أخـبره عـن مبـادئ شـرفهـم، وعـن مسعاه النبيل، وعن الواجب والولاء |
Biliyorum, sabır ve sadakat... iyi ve erdemli özelliklerdir. | Open Subtitles | اعلم أن الصبر والولاء ميزات جيدة ومستقيمة |
Claire, Edward ile olan ilişkimin güven ve sadakat üzerine kurulu olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | "كلير"، عليك أن تعرفِ أن علاقتي مع "إدوارد" كانت مبنية على الثقة والولاء. |
Aynı duruma karşı gerçek inanç ve sadakat besleyeceğim. | Open Subtitles | وأنّي سأتحلى بالإيمان الحقيقي والولاء لهم، |
Nitekim, cesaret ve sadakat gurur duyulacak bir şeydir. | Open Subtitles | بالتأكيد، الشجاعة والولاء شيء يفتخر به. |
Merhamet ve sadakat insanı zayıflaştırır. | Open Subtitles | الشفقة والولاء تجعل الناس ضعفاء |
Sayın Başkan, Koloni Filosunun Amirali ve Bayanlar, Baylar sizlere onurlu, sadık ve vefalı hizmetleriyle tanınan Binbaşı Lee Adama'yı takdim ediyorum. | Open Subtitles | بسجل الخدمة المخلصة والولاء , سيدتى الرئيسة . أدميرال أسطول المستعمرات |
O aileden biri değildi. Seni sevdiği için miydi eski arkadaşına sadık olması mıydı... yoksa suçluluk duygusu muydu? | Open Subtitles | لم يكن من العائلة، هل كان بسبب الحب والولاء لصديقه القديم، أم كان بسبب الذنب ؟ |
Para ve kişisel sadakât. Kulağa hâlâ ona imreniyormuşsun gibi geliyor. | Open Subtitles | إنه يهتم لشيئين، المال والولاء الشخصي |
- Arkadaşlık ve sadakate. | Open Subtitles | -نخب الصداقة والولاء |
- Arkadaşlık ve sadakate. | Open Subtitles | -نخب الصداقة والولاء |
Dunder Mifflin... bana hep en yüksek saygı ve sadakatle... davrandı. | Open Subtitles | "داندير ميفلن " دائماً ما عاملتني مع كل الإحترام والولاء |
'Arkadaş' kelimesini şöyle tanımlar; birinin başka birine saygı, şefkat ve sadakatle bağlı olması. | Open Subtitles | يعّرف كلمة الصداقه "الذي يلتصق بالأخر بالإحترام والعاطفه والولاء" |
Öğrendiğimiz ilk kelimeler, onur ve sadakattir. | Open Subtitles | الكلمات الأولى التي نتعلمها هي الأيمان بالشرف والولاء |
Bizim geldiğimiz yerde ben de sen de biliyoruz ki, bir parça kağıtta yazan şey kan bağından ve onurdan ve sadakatten daha az önemlidir. | Open Subtitles | ولكن من حيث أتينا, انت وانا نعلم أن ما مكتوب على قطعة من الورق هو أقل أهمية من الدم والشرف والولاء |