İlk başlarda Mimarinin bir hizmet işi olduğunu düşünürdüm. Müşterilerin hoşuna gitmek gerektiğini falan sanırdım. | TED | وعندما بدأت كنت أظن بأن الهندسة نوع من أعمال الخدمات وبأنه يجب عليك إرضاء الزبائن وغير ذلك |
Öyleyse seni kurtaranın bir kahraman olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن من انقذك هو بطل؟ وبأنه النمر الشجاع ؟ |
Bana sürekli bunun ne kadar makul ve güvenli olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | تخبريني دوماً بأنه لا بأس به وبأنه آمن جداً عادة |
Justin'in onun olduğunu, buraya kendi isteği ile geldiğini, kimsenin onu zorlamadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنه هنا وبأنه جاء بإرادته لم يجبره أحد |
Ve onun güvende kalmasının bana bağlı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وبأنه كان عائداً لي للتأكيد بأنه لن يضطرب أبداً |
Kanının aşırı derece ince olduğunu saldırılardan dolayı ölebileceğini bilmiyorlardı. | Open Subtitles | لم يكونوا على علم بأنه أعطي كمية كبيرة من مُثخِن الدمّ وبأنه سيموت جراء الإعتداء لماذا يُهمك هذا؟ |
Karanlıktan korkmanın normal olduğunu, dolapta gizlenen canavarlar olduğunu düşünmenin saçma olmadığını, odada yalnız kalmak korkutucu olduğundan yanlarına yatmak istemekte bir şey olmadığını söylemeleri gerekir. | Open Subtitles | وبأنه لا بأس أن تخاف من الظلام وبأنه ليس سخيفا أن تظن بأنه ربما هنالك وحوش في خزانتك |
Ona canavarların olduğunu ve onlardan korkmanın normal olduğunu öğretebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيع ان تختار أن تعلمها بأنه , نعم , هنالك وحوش وبأنه لا بأس أن تخاف منهم |
Argyll Dükü'nün yazılı izni olmadan bağışlanmayacak kadar ciddi nitelikte suçlamaların olduğunu söyleyince korkarım hayal kırıklığına uğradı. | Open Subtitles | أخشى بانه قد خاب أمله عندما أخبرته بأن طبيعة أتهاماتك خطيره وبأنه لايمكن الاعفاء عنك |
Onlara uyandığında ve kardeşinin ölüp kendisinin yaşadığını fark ettiğinde çok kötü hissedeceğini yaşamaktan mutlu olduğunu her hissettiği anda böyle hissettiği için kendisinden nefret edeceğini söyle. | Open Subtitles | ستسوء النفسيّة حالته بأن أخبريهم ولكن لا, أخيه مات بينما عاش لأنه ... نجا قد لأنه بالسعادة يشعر مرة كل في وبأنه ... |
Tehlikede olduğunu, sana zarar vereceğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بأنك في خطر وبأنه سيضرك |
İnsanların hayvanlar gibi olduğunu... ve onları eğiterek medeni yapabileceğimizi... söyledi. | Open Subtitles | وبأن البشر بمثابة الحيوانات... وبأنه بوسعنا أن نجعلهم أفضل نلقنهم |
Aleister'ın hâlâ hayatta olduğunu ve Savannah'yı kaçırmak için Clay'i ele geçirdiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد بأن اليستر ما يزال على قيد الحياة... وبأنه مستحوذ على جسد كلاي ليحصل على سفانا |
İnsanlar İsveç'in sadece küçük bir ülke olduğunu ve yapacaklarımızın bir önemi olmadığını düşünüyorlar. Bence benim gibi birkaç çocuk da tüm dünyada birkaç hafta okulu kırdığı için manşetlere çıksa hep birlikte neler yapabileceğimizi hayal edin. | TED | يظن البعض بأن السويد مجرّد دولة صغيرة، وبأنه ليس من المهم ما نفعله، ولكنّي أظن بأنه إذا كان بمقدور مجموعة من الأطفال جذب العناوين الدولية بمجرد عدم الذهاب إلى المدرسة لبضع أسابيع، فتخيّلوا ما يمكننا فعله سويّاً إذا رغبتم بذلك؟ |
Hariri suikastı ile ilgili bilgiler var tanığın arkadaşı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال أن لديه معلومات عن اغتيال (الحريري) وبأنه يعرف شاهد على الحدث |
Hackett, Mike'ın deli olduğunu ve ilaçları bıraktığını söylüyor. | Open Subtitles | (على أي حال (هاكيت) يقول بأن (مايك مجنون وبأنه لا يتناول أدويته |
Resimdeki adamın, onu Luke Bangura'yı ameliyat etmesi zorlayan aynı adam mı olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن اعرف هل سيتعرف على هذه الشخصية وبأنه هو الذي أجبره على القيام بالعملية الجراحية ل(لوكا بانجورا).. ؟ |
Lowry'yi öldürdüğünü ve cezasını çekmeye hazır olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال إنه قتل (لاوري) وبأنه مستعد للعقاب |
Rahip Seevis'in günahkar olduğunu ve töreni sabote etmeye ve binlerce insanı öldürmeye kalkıştığını söyledi. | Open Subtitles | أخبرني الراهب بأن (سيفيس) فاسد وبأنه قد حاول... تخريب الاحتفال، وكان سيقتل الآلاف أرسلني لقتل (سيفيس) وها أنا أجدك برفقته... |