Birlikte gıda bankalarına gittik, ses ve fotoğraf kayıtları almaya başladık. | TED | وذهبنا معًا إلى بنوك الطعام وبدأنا بأخذ تسجيلات صوتية وإلتقاط الصور. |
Böylece, moleküler biyolojiye geri döndük ve farklı bakterileri incelemeye başladık. | TED | ولهذا عدنا الى الاحياء الجزيئية وبدأنا بدراسة انواع اخرى من البكتيريا |
Sen geri gelmeyince, yatak odasına taşınıp, arabanı kullanmaya başladık. | Open Subtitles | عندما لم تعد انتقلنا الى غرفة النوم وبدأنا نقود سيّارتكَ |
Bir yıl önce bir konferansta tanıştık ve görüşmeye başladık. | Open Subtitles | لقد إلتقينا قبل سنةٍ مضت خلال مؤتمر وبدأنا نقابل بعضاَ |
Başında ben de gülüyordum ama sonra çok süratli gitmeye başlamıştık. | Open Subtitles | كنت أضحك أنا أيضاً في البداية وبدأنا في الأسراع بصورة كبيرة |
Gemiyle taşınmasını sağladık, ve herşeyi ayarladık, ve bira üretmeye başladık.. | Open Subtitles | و رتبنا وجهزنا كل شيء وبدأنا مصنع الجعة منذ 3 أشهر |
Onu tutuğum gibi olanca gücümle, yere savurdum ve sonra da güreşmeye başladık. | Open Subtitles | أنحنيت للاسفل ومسكت ذلك المنجل ورميته أبعد ما يمكنني وبدأنا أنا وهو نتصارع. |
Ve yine bir şef videosu koydum, katılımları kabul etmeye başladık. | TED | و مجددا نشرت فيديو قيادة وبدأنا قبول الطلبات. |
Böylelikle bir ekip oluşturduk, mükemmel bir insan grubu, ve bunu yapmaya başladık. | TED | وهكذا كوننا فريقا، فريقا عظيما من الناس، وبدأنا في القيام بهذا. |
Böylece biz, ortak bir müzik videosu projesi için bazı fikirler etrafında dönmeye başladık. | TED | وبدأنا بتجاذب الأفكار لعمل مشروع فيديو موسيقي تعاوني. |
Araştırmacıların ve muhabirlerin uzak kuzenler, hikâye anlatıcı ve sosyal analist olduklarının kabulüyle başladık. | TED | وبدأنا بفهم أن الباحثين والمراسلين تربطهم قرابة بعيدة، فهم رواة قصص ومحللين اجتماعيين على حد سواء. |
Dereye gittik ve fosil aramaya başladık. | TED | وخرجنا إلى النبع وبدأنا نبحث عن الحفريات. |
Sonrasında onlarca hesap yapmaya ve Hindistan ve eyaletleri için yeşil hesaplar oluşturmaya başladık. | TED | لذلك قررنا عمل مجموعه هائلة من الحسابات وبدأنا في انتاج حسابات خضراء للهند وولاياتها. |
Ve pazarımızdan elde ettiğimiz parayla dünyadaki evsizler ve ihtiyacı olanlar için hediyeler satın almaya başladık. | TED | و أخذنا النقود التي صنعنا من متجرنا الزراعي، وبدأنا بشراء هدايا للمتشردين و للمحتاجين في العالم. |
Giderek daha fazla tek türlü ürün üreten tarım yapmaya başladık. | TED | وبدأنا بزراعة مساحات أكبر من الزراعات الأحادية. |
Ama şimdiden dünyanın her yerinden video ve fotoğraf almaya başladık. Antarktika'da buzun altında çekilen bu fotoğraf onlardan bir tanesi. | TED | وبدأنا حاليًّا بالحصول على فيديوهات وصور من جميع أنحاء العالم من ضمنها هذه اللقطة من تحت الثلج في الأنتاركتيكا |
Böylece Palo Alto'da sıkışık, penceresiz bir ofise taşındık ve tasarımımızı çizim tahtasından laboratuvara taşımak üzere çalışmaya başladık. | TED | وهكذا انتقلنا إلى مكتب، مزدحم بدون نوافذ في بالو ألتو، وبدأنا العمل على نقل تصميمنا من لوحة الرسم إلى المخبر. |
Eğer kadınlar bankaya gidemiyorsa banka onlara gider diye düşündüm ve kapı kapı bankacılığa başladık. | TED | ففكرتُ إن كانت النساء لا يقدرن الحضور إلى البنك، فسيذهبُ البنك إليهن، وبدأنا في توصيل الخدمات البنكية إلى المنازل. |
Başında ben de gülüyordum ama sonra çok süratli gitmeye başlamıştık. | Open Subtitles | كنت أضحك أنا أيضاً في البداية وبدأنا في الأسراع بصورة كبيرة |
Ve belki finansal enstitülere ve teknolojilerimize bir nevi ince ayar çekerek kendimizi daha iyi hale getiririz umuduyla başlamıştık. | TED | وبدأنا بالتأمل بأنه ربما يمكننا تحسين مؤسساتنا المالية، تعديل التقنيات لنجعل من أنفسنا أفضل. |
Bununla ilgili bir bülten yayınladık ve şehir çapında bir arama başlattık. | Open Subtitles | وضعنا منشورات وبدأنا بالبحث على مستوى المدينة. |
Ekibim ve ben küresel alanımızı büyütüyoruz ve bu teknolojinin potansiyelini görmeye başlıyoruz. | TED | أنا وفريقي نزيد من مساهمتنا على مستوى العالم، وبدأنا نرى إمكانيات هذه التكنولوجيا. |