18 yaşında olmaktan... hoşlandığımı... ve Yokohama'dan ne kadar uzakta olduğumu... | Open Subtitles | أن أكون فى الثمانية عشر وأشعر بالبرودة وبعيدا عن يوكوهاما |
Yüzümü görmüş olabilir, o yüzden ben işimi yaparken onu uzakta tutmalıyız. | Open Subtitles | لا اضمن لك انه لن يرى وجهي ولذلك علينا ان نبقيه جيدا وبعيدا بينما افعل ما افعله |
Ordunun ellerinden uzakta ve gazetelerin manşetlerinde olmayacak. | Open Subtitles | لكي لا يتمكن الجيش من الوصول إليها وبعيدا عن وكالات الأنباء |
Size söylüyorum, o sesler kimsenin rüyasında bile cesaret edemeyeceği kadar yükseklere ve uzaklara gidiyordu. | Open Subtitles | ويجعل قلبك يتألم كانت هذه الأصوات تحلق عليا وبعيدا كأنه حلم |
Yavru büyüdükçe, ebeveynlerin yiyecek arama görevi onları çok uzaklara götürür ki gidiş-dönüş yolculuğu 2,000 mili bulabilir. | Open Subtitles | بينما الفراخ تشيخ، أبائهم الذين يقومون بمهمات الأعلاف يأخذونهم أبعد وبعيدا يتضمّن رحلات ذهاب وإياب بحدود 2,000 ميل |
Sonra uzaklara gideceğiz Geçen kışın getirdiği kar gibi | Open Subtitles | وبعيدا سنذهب مثل الثلوج في فصل الشتاء الماضي |
Ama aşağı bakıyor ve kameradan uzakta. | Open Subtitles | لكنها تنظر للأسفل وبعيدا عن الكاميرا.. |
Senden çok uzakta mümkün olduğunca insanca bir yere. | Open Subtitles | واحد وبعيدا منك ما هو ممكن إنسانيا. |
Dr. Powell, eğer bu acı tatlı duruma pek sevinmediyseniz, yani acı tatlının uzakta olacağımdan kaynaklanan acı kısmına...? | Open Subtitles | دكتورة (باول) ، الشيء الوحيد الذي يشدني في هذه اللحظة المريرة وبعيدا عن الحلوى إذا، بطريقةٍ ما، |
Evden uzakta bir yerde. | Open Subtitles | وبعيدا عن البيت |
Böylece şeyden uzakta kalacaklar... | Open Subtitles | نعم. وبعيدا عن... ؟ |
Ve bir deve dikeninin eğilmesi gibi Hepsi uzaklara doğru uçtular | Open Subtitles | وبعيدا أنهم جميعا طار مثل أسفل من الشوك |