İçki içiyor ve yüksek sesle gülüyor. Beni rahatsız ediyor. | Open Subtitles | إنها تشرب,وتضحك بصوت مرتفع إنها تقضّ مضجعي |
Sabah içine kapanmışken bir anda gülüyor, diğerlerine yardım ediyor. | Open Subtitles | ،لقد كانت مُحبَطة جداً هذا الصباح ،والآن، فجأةً، إنها تبتسم، وتضحك و تساعد الآخرين |
Sergilediğim korkaklık karşısında okula koşup gülmekten ölme hakkına sahipti. | Open Subtitles | عرض مروع فى الجبن ، كان من حقها أن تتجول فى المدرسة وتضحك على |
Elinden her şeyini alır ve yüzüne güler. Sana ihanet eder. | Open Subtitles | تأخذ منك كل شيء ، وتضحك في وجهك إنها تخونك |
Bir zavallı gibi nasıl süründüğümü görüp, içten içe gülüyorsun. | Open Subtitles | تراقبني أزحف هنا كالأحمق وتضحك في داخلك |
Bir gün, geriye baktığında bütün bunlara güleceksin, genç ve aptaldık diyeceksin. | Open Subtitles | يوماً ما, ستنظر للماضي وهذا كله, وتضحك... وتقول أنّنا كنا يافعينِ, أحمقان... |
- Sakın güleyim deme. | Open Subtitles | إياك أن تجرأ وتضحك |
Bak, üç ay sonra dönüp geriye baktığımızda vay be deyip güleceğiz. | Open Subtitles | بعد ثلاثة أشهر من الآن ستتذكر هذا الموقف وتضحك |
Hadi oraya çıkın Bay B, buralarda bir yerde saklanıp bize kıs kıs güldüğünüzü biliyorum. | Open Subtitles | حسنا، اخرج يا سيد بي أعلم أنك هنا بمكان ما تختيئ وتضحك |
Şu an o küçük kız, içeride oturmuş paranızı sayıp sıska kıçıyla cebinizden ne kadar para kaldırdığına bakıp gülüyor. | Open Subtitles | الآن، تلك الفتاة الصغيرة تجلس بالداخل وتَعِد أموالكم وتضحك بشدة على كمية الأموال التي سرقتها منكم. |
Bu yazıları okuyor ve bir tarafıyla gülüyor. | Open Subtitles | إنها تقرأ كل هذه المنشورات وتضحك بملء شدقيها |
Parkta bir bankta oturmuş, gülüyor. | Open Subtitles | إنها تجلس بجانبه على الأريكة وتضحك |
Yatağında oturup, sana gülmekten katılırdı. | Open Subtitles | كانت تجلس على سريرها وتضحك عليكم جميعاً |
Yatağında oturup, sana gülmekten katılırdı. | Open Subtitles | كانت تجلس على سريرها وتضحك عليكم جميعاً |
Küvette kıçını yaymış şekilde gülmekten kıvranıyordun. | Open Subtitles | كنت تخرج ريح في المرحاض وتضحك |
Aslında oldukça neşelidir. Çok güler. | Open Subtitles | في الواقع، انها مرحة جدا وتضحك كثيرا |
Piyano çalar. Şarkı söyler, güler. | Open Subtitles | وهي تعزف على البيانو تنظف، وتضحك |
Oradan bana gülüyorsun Tanrı, değil mi? | Open Subtitles | أنت في الأعلى وتضحك عليَّ، أليس كذلك؟ |
Güzelsin ve esprilerime gülüyorsun. | Open Subtitles | جميلة وتضحك على نكاتي |
Bir gün, geriye baktığında bütün bunlara güleceksin, genç ve aptaldık diyeceksin. | Open Subtitles | يوماً ما ستتذكر كل هذا وتضحك وتقول بأننا كنا صغيرين غبيين |
James, bir gün, söz veriyorum, bunu hatırlayıp güleceksin. | Open Subtitles | جيمس اعدك يوماً ما ستتدكر هذا وتضحك عليه |
Sakın güleyim deme. | Open Subtitles | -لا تجروأ وتضحك |
# Kafanı uçuracağız Öldüğünde ise güleceğiz # | Open Subtitles | â™ سيقطع رأسكâ™ â™ وتضحك وانت ميت â™ |
Hadi oraya çıkın Bay B, buralarda bir yerde saklanıp bize kıs kıs güldüğünüzü biliyorum. | Open Subtitles | حسنا، اخرج يا سيد بي أعلم أنك هنا بمكان ما تختيئ وتضحك |