Çocuk büyüdükçe şunu keşfetmeye başlar; güvendiği kişi güvenini ihlal etmektedir | TED | عندما يكبر الطفل, يبدأ باكتشاف أن الشخص الذي وثق به قد خرق تلك الثقة. |
Sevgili akıl hocamın benden daha çok güvendiği bu adam kim? | Open Subtitles | من هو الرجل الذي وثق به ناصحي المخلص أكثر مني؟ |
Yani imparatorluk yönetiminde en güvendiği adamı ihanet etmişti. | Open Subtitles | الرجل الوحيد الذي وثق به ليساعده على حكم الامبراطورية |
- Evet, komik. Çünkü babamın güvendiği sensin. | Open Subtitles | نعم هو كذلك لأنه انت من وثق به أبي |
Bence Bobby ya kendisini kaçıranı tanıyordu ya da güvendiği biriydi. | Open Subtitles | تخميني ان بوبي يعرف مختطفه او وثق به |
güvendiği biri, onunla çalışan biri. | Open Subtitles | شخص ما وثق به, شخص ما هو عمل معه, |
Birlikte büyüdüğü ve sonuna kadar güvendiği biri. | Open Subtitles | أحد قد كبر معه و وثق به تماماً |
Montgomery o hangara giderken güvendiği birine bir paket göndermiş. | Open Subtitles | قبل أن يذهب (مونتغمري) لحظيرة الطائرات تلك، لقد أرسل طرداً إلى شخص وثق به. |
güvendiği biri. | Open Subtitles | شخص ما قد وثق به |
Kimse Altı'yı etkisiz hale getirmedi. Sadece güvendiği biri gafil avladı onu. | Open Subtitles | لم يتغلّب أحد على (السادس)، بُوغِت من قبل أحدٍ وثق به. |
Harrison ın güvendiği birisi olmalı. | Open Subtitles | لابد أن يكون شخص وثق به (هاريسون) |
Montgomery hangara gitmeden önce birine paket göndermişti güvendiği birine. | Open Subtitles | قبل أن يتوجّه (مونتغمري) لحظيرة الطائرات تلك... قام بإرسال طردٍ إلى شخص ما. شخص وثق به. |
güvendiği birisi. | Open Subtitles | شخص وثق به |