| Evet Karoda, görünüşe göre beni buldun. Hala beni öldürmeyi planlıyor musun? | Open Subtitles | حسنا كارودا لقد وجدتني امازلت مصرا علي قتلي؟ |
| Beni nasıl buldun bilmiyorum ortalarda yoktun, deliye döndüm, aklımı kaçırıyordum neredeyse çılgına döndüm. | Open Subtitles | انصت، أنا لا أدري كيف وجدتني أعني، أنت لا تحمل هاتفاً وكدتُ أفقد عقلي، كنتُ مذعورة والشرطة تبحث عنك |
| Sonunda buldun beni demek koca köpek? | Open Subtitles | أخيراً وجدتني, اليس كذلك أيّها الكلب الكبير ؟ |
| - Ben vampir olduktan sonra beni buldu. Merak genlerinize işlemiş. | Open Subtitles | إنها من وجدتني بعدما تحوّلت، أظن أنـّه فضول متوارث بجينات الأسرة. |
| Bu gezegene düştük. İşte o zaman beni buldunuz. | Open Subtitles | هبطنا على هذا الكوكب ذلك عندما وجدتني |
| Babama beni gazinoda bulduğunu söyle olur mu? | Open Subtitles | تذكر بان تخبر أبي بأنكَ وجدتني في الملهى، حسناً ؟ |
| - Sonra yazımı okudun ve beni daha az sinir bozucu, hatta çekici buldun. | Open Subtitles | ثم قرأت اعمالي, و وجدتني أقل إزعاجاً بل جذاباً |
| Beni internet sitemden mi buldun? | Open Subtitles | إذاً, لقد قلت بإنك وجدتني من خلال موقعي على الانترنت |
| Beni nasıl buldun? | Open Subtitles | كيف وجدتني بحق الجحيم؟ تعقبت هاتفي، أليس كذلك؟ |
| Oradan çık ve, "buldun beni!" de. | Open Subtitles | "لقد وجدتني" ولكنه يعلم أنه وجدني هذههيالمشكلة! |
| Beni burada mı buldun? | Open Subtitles | هل هذا هو المكان الذي وجدتني فيه ؟ |
| Ben seni değil, sen beni buldun. | Open Subtitles | لقد اخبرتك، انت وجدتني لم أجدك |
| Her neyse, sonunda beni nasıl buldun? | Open Subtitles | على أية حال كيف وجدتني في النهاية؟ |
| İçlerinden bir tanesi foursquare üzerinden New York'ta bir şarküteride check-in yaptığım sırada beni buldu. | TED | أحدها في الواقع، ملائمة تماما، وجدتني حين دخلت إلى دلي في مطعم في نيويورك في فورسكوير. |
| En yakın arkadaşım beni yerde yatarken ve boğazımdaki bir delikten yardım için ağlarken buldu. | TED | صديقتي المقرّبة وجدتني ملقاةً على الأرض، مغرغرةً طلباً للمساعدة بواسطة ثقبٍ في رقبتي. |
| Beni dağlarda buldu. O zaman polisten saklanıyordum. | Open Subtitles | وجدتني في الجبال اختفي من الشرطة في ذلك الوقت |
| Ve buldunuz da, beni tuhaf bir ailenin yanında buldunuz. | Open Subtitles | ..وأنت فعلت وجدتني مع عائلة غريبة |
| Ben de bir şey sorabilir miyim? Evet. İzimi uzun zaman önce bulduğunu söyledin. | Open Subtitles | هل يمكنني طرح عليك سؤال أيضاً؟ لقد قلت أنك وجدتني منذ فترة طويلة |
| Beni bulduğun zaman sana güvenmemi söyledin. | Open Subtitles | عندما وجدتني أخبرتني بأن يكون لدي بعض الإيمان |
| Sonra, beni yalnız bulduğunda, kulak misafiri olduğu için özür dilediğini fakat yanıldığımı söyledi. | TED | لاحقًا، عندما وجدتني لوحدي، اعتذرت عن سماع المحادثة بالصدفة، وأخبرتني بأنني كنت مخطئة. |
| Beni yine bulduğuna inanamıyorum. İş üstünde olduğumuzu görmüyor musun? | Open Subtitles | لااستطيع أن اصدق أنك وجدتني مرة أخرى ألا ترى أننا في عمل هنا |
| Kadının biri beni acayip çirkin bulduğu için surdan aşağıya attı, sonra da, kuduz bir köpeğin saldırısına uğradım. | Open Subtitles | دفعتني امرأةٌ من فوق السور لأنها وجدتني قبيحاً بشكلٍ بشع ثم هاجمني كلبٌ مسعور, هل رضيت الآن؟ |
| Şansına beni mola verdiğim sırada yakaladın. | Open Subtitles | وأنا كذلك لكن صادف أنك وجدتني في فسحة |
| Beni bulmana sevindim | Open Subtitles | أنا مسرور أنكِ وجدتني |
| Onu bir kraterde bulduk. Aynı beni bulduğunuz gibi. | Open Subtitles | وجدناه في حفره كما وجدتني وأمي |
| Anladım. Beni nasıl bulduğunuzu bilmiyorum ya da kiminle konuştuğunuzu. | Open Subtitles | حسناً، لا أعلم كيف وجدتني هنا أو من تحدث معه |
| Beni bulduğunuzda kötü bir adamdım. | Open Subtitles | كنتُ رجـلاً طالــحاً عندمــا وجدتني |
| Beni geldiğim yere götürdüğünü söylüyorsun ama beni ormanda bulmuşsun. | Open Subtitles | أنت تقول أنك تأخذني للمكان الذى أتيت منه ولكنك وجدتني في الغابة |
| Eski günleri düşünüyordum. Burada bir dünya hatıra var. | Open Subtitles | لقد وجدتني مستغرقاً في الذكريات الكثير من الذكريات هنا |