Benim insanlarım kendilerini küçücük bir koltuğa sıkıştırıp, ...ağızlarına bir Xanax atarlar ve yüzlerini taze tütüne gömecekleri anı hayal ederler. | Open Subtitles | قومي يحشرون أنفسهم بين مقاعد صغيرة جداً يتناولون المهدئات ويحلمون باللحظة بأن يتمكنوا من حشو وجههم بالتبغ الطازج. |
Bazı polisler, yüzlerini bilmeden suçluların peşine düşer. | Open Subtitles | بعض مفتشون يلحقون بمذنبين دون معرفة وجههم |
Onlara silahı doğrulttuğumda yüzlerini görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب أن أرى تلك النظرة في وجههم. عندما سحبت المسدس. |
Sihirli krallıktaki iki çocukla koptum. Yüzleri boyalıydı, çok eğlenceliydi. | Open Subtitles | هذين الطفلين كانا في قلعة السحر كانا ظريفين لقد رسمت علة وجههم. |
yüzlerine bakmam gerekir değil mi? | Open Subtitles | حسناً,من المفترض أن أنظر في وجههم الأن,أليس كذلك؟ |
Feng'e sığınma vermek suratlarına tokat atmak olur. | Open Subtitles | منح فانج اللجوء سيكون بمثابة الصفعة على وجههم. |
Yani vücutlarının ya da yüzlerinin bir tarafı ötekiyle aynı olmuyor. | Open Subtitles | أنه يوجد جزء واحد من جسدهم أو وجههم لا يُطابق الأخر |
Hastalandıkları zaman bir kayanın üzerinde ayının biri suratlarını yerken ölüyorlar dünyanın çoğu bununla böyle baş ediyor. | Open Subtitles | عندما يمرضون هم فقط، هم يموتون على صخرة مع دب يأكل وجههم هكذا يتعامل معظم العالم مع الامراض |
Çocuklara, yüzlerini vücuduma koyma şansı vermek iyi olur dedim. | Open Subtitles | فكرت ان أعطي الأولاد فرصة ليضعوا وجههم على جسدي |
Gizlenmişlerdi, o yüzden yüzlerini göremedim. | Open Subtitles | كانوا يرتدون معطف طويل كي لا أتمكن من رؤية وجههم |
Kolombiya tarihinde ilk kez yüzlerini maske arkasına saklamak zorunda kalanlar iyi adamlardı. | Open Subtitles | ولأول مرة في تاريخ كولومبيا يصبح الرجال الصالحين هم من يخبئون وجههم خلف الأقنعة |
yüzlerini görmedim, kimliksiz geldiler yani, onları kurtarmak benim için, beş kat zor olacak. | Open Subtitles | أنا لم أري وجههم وأتوابدونأى هوية... مما يعنى أن ذلك سيكون من أصعب خمس مرات لكي أستطيع إنقاذهم |
O insanların yüzlerini hiç unutmayacağım! | Open Subtitles | ! لن أنسى أبدًا التعبير الذي اعتلى وجههم |
Oraya ulaşınca, Taldor belki gerçek yüzlerini gösterir, belki de göstermez. | Open Subtitles | هناك , (التالدور) قد يقومون او لايقومون بكشف وجههم |
Ayrıca bu filmlerde, bombaya maruz kalanların Yüzleri is ile kaplanıyor ve ardından arp çalarak | Open Subtitles | وفي هذة الافلام ، ضحايا القنابل يكون وجههم عابس جداً وبعدها بمرون بلحظة تخيل لانفسهم |
Sihirli krallıktaki iki çocukla koptum. Yüzleri boyalıydı, çok eğlenceliydi. | Open Subtitles | هذين الطفلين كانا في قلعة السحر كانا ظريفين لقد رسمت علة وجههم. |
Peki, derim, ama yüzlerine derim en azından. | Open Subtitles | حسناً، أنا أفعل، لكن على الأقل أقولها في وجههم. |
Aşkımızı yüzlerine çarpıyoruz gibi oluyor. | Open Subtitles | و كأننا نلوح بحبنا في وجههم |
Bu arada bilgin olsun; suratlarına süpürge sallanmasından hiç hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | لعلمك هم ليس لديهم اقنعة على وجههم |
Evet, ama görünüşe göre insanların kapılarını çalıp suratlarına karşı son ses "Şeker ya da Şaka" diye bağırınca ellerinde ne varsa veriyorlar. | Open Subtitles | نعم, ولكن اتضح أنه إذا طرقت باب أحدهم وصرختِ في وجههم بـ"خدعة أم حلوى؟" بأعلى صوت ممكن |
Daha büyük memelerinin ,yepyeni yüzlerinin aslında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini... | Open Subtitles | بأنّ ثديهم الأكبر أَو وجههم الجديد ألَنْ حقاً سَيُغيّرُ أيّ شئَ؟ |
- Biliyorum. Genelde suratlarını iterdim ben. | Open Subtitles | عادتا ما أزيح وجههم بعيدا |