Onlar, yüzlerine alışkın büyümüşler ve özel olduklarını düşünüyorlar. | TED | سيكبرون متعودين على وجوههم ، يظنون انهم مميزون. |
Seslerinden hala tanıyabiliyorsunuz "tabi ya bu Joe" diyebiliyorsunuz, ama yüzlerine bakarak kim olduklarını bilemiyorsunuz. | TED | لا تزال تستطيع أن تعرفهم من أصواتهم وأن تقول، نعم، هذا جو ولكنك لن تستطيع أن تنظر إلى وجوههم وتتعرف عليهم، صحيح؟ |
Aslında, daha önce hiç sahip olmadıkları bir şeyi, kazandıklarını hissederler, yüzleri şimdi kişiliklerini yansıtmaktadır. | TED | يشعرون بانهم حقيقة جنوا ما لم يجنوه من قبل، وذلك ان وجوههم اصبحت تعكس شخصياتهم. |
İnsanların yüzleri hakkında her zaman yargılara varırız. | TED | نحكم على الاشخاص من وجوههم في كل الاوقات |
Türkler suratlarına tükürür, bunlar "yağmur yağıyor" derler. | Open Subtitles | يقوم الأتراك بالبصق في وجوههم فيقولون لهم لابد أنها السماء هي التي تمطر |
Çivit otuyla suratlarını maviye boyadıklarında bu bir süs değildir. | Open Subtitles | عندما يلوّنون وجوههم بالوحل الأزرق. فذلك أكثر من مجرد زينة. |
Problem şuydu ki yüzlerine baktığımda gözlerinin daldığını ve sadece beni görmezden geldiklerini görebiliyordum. | TED | المشكلة كانت أنّني عندما نظرت في وجوههم تمكنت من أن أرى الضبابية في عيونهم وأنهم يفقدون تركيزهم. |
Otomobilmiş! İnsanlar yollarda sırt üstü yatıp yüzlerine yağ damlatarak hayatlarını harcamaz. | Open Subtitles | إن الناس لن يقضوا حياتهم راقدون على ظهورهم و الشحوم تتساقط على وجوههم |
Çocukları var mı, mutlular mı? Bir kere bile yüzlerine bakmadın. Ne yüzü? | Open Subtitles | و اذا أنجبوا الاطفال أو كانوا سعداء فلم تنظر الى وجوههم قط |
Çocukları var mı, mutlular mı? Bir kere bile yüzlerine bakmadın. Ne yüzü? | Open Subtitles | و اذا أنجبوا الاطفال أو كانوا سعداء فلم تنظر الى وجوههم قط |
Birçok hastayı hatırlıyorum, adları hala dilimin ucunda, yüzleri hala çok net. | TED | أتذكر الكثير من المرضى مازالت أسمائهم رطبة على لساني ومازالت وجوههم حاضرة في مخيلتي. |
Bugün, yetişkin Amerikalıların %50'sinin yüzleri bir devlet veri tabanında kayıtlı. | TED | اليوم، 50 بالمائة من البالغين الأمريكيين توجد بصمة وجوههم في قاعدة بيانات حكومية. |
Bu algoritmalar, yüzleri kısmen gizlenmiş olsa da protestocuların kimliğini belirleyebilir. | TED | هذه الخوارزميات يمكنها أن تتعرف على المعارضين حتى ولو كانت وجوههم مخفية جزئياً. |
Sadece onların korkunç müziğini dinlemekle... ve fotoğraflarındaki dehşet verici suratlarına bakmakla kalmadın. | Open Subtitles | كنت لم تعد تكتفي سماع موسيقاهم فظيعة ... ويبحث في الصور وجوههم المروعة. |
- Evet ve bu tarafa bakıyorlar. - suratlarını görebiliyor musun? | Open Subtitles | آجل , وأنهم ينظرون بهذا الأتجاة أترى وجوههم , رجال الشرطة داخل السيارة ؟ |
ve siz onlara eğitim işi ile uğraştığınızı söylerseniz ardından yüzlerinin renk attığını görebilirsiniz. | TED | وقلت أنك تعمل في التعليم، يمكنك أن ترى الدم يهرب من وجوههم. |
Dindar insan cemaatlerine yaptığım konuşmalar sırasında onların Yüzlerinden geçen bir çeşit isyankar ifadeyi görürüm, çünkü insanlar daha ziyade "haklı olmayı" önemser. | TED | أرى في بعض الأحيان عندما أتحدث مجموعة من المتدينين نوع من التعابير الغاضبة تعبر وجوههم لأن الناس دائماً يريدون أن يكونوا على حق. |
Ve ben- eşimi ve çocuklarımı gömerken, onların yüzlerini görüyordum. | Open Subtitles | وعندما كنت وعندما دفنت زوجتي واولادي انا كنت ارى وجوههم. |
Altı ay sonra bebeklere havuç suyu ile karıştırılmış kahvaltılık gevrek sunulmuş ve yerlerkenki yüz ifadeleri gözlenmiş. | TED | بعد ستة أشهر، تم إعطاء الرضع خليطا من الحبوب وعصير الجزر، وتمت مراقبة تعابير وجوههم بينما كانوا يتناولونه. |
Dallar, milletin yüzüne çarpıp duruyordu ve ben, kan ter içerisinde kalmıştım. | Open Subtitles | لقد كانت تصفع الناس في وجوههم يميناً ويساراً وقد كنتُ أتعرّق كالخنزير. |
Yeni doğmuş hallerine yakın olanları, tatlı suratları henüz kırık hayaller yüzünden yıpratılmamış olanları. | Open Subtitles | أولئك المولودين حديثاً وجوههم الصغيرة الحلوّة التي لم تسحق بعد بالأحلام المكسورة. |
yüzünde sivrisinekler olan çocuklar, ölü hayvanlar gibi içeriği olan fotoğraflar görürsünüz. | TED | ترون صورًا لأطفال يغطي الذباب وجوههم جثث لجيوانات ميتة وما إلى ذلك |
Güneyin tarihi suratlarında yazılı. | Open Subtitles | بإمكانك قراءة تاريخ مدينة الشمس على وجوههم |
Her birinin yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا متشوقة لأرى نظرة المفاجأة على وجوههم |
Yakına gelin Kaptan. Yüzünüzü göremiyorum.. | Open Subtitles | سيحضر الكثير من المبعدين لا اريد رؤية وجوههم |