Şimdi inşa ettiğimiz bir dizi projeyi size göstereceğim; tek boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu ve hatta dört boyutlu sistemler. | TED | الآن سأريكم بعض المشاريع التي قمت ببنائها، أنطمة ذو بعد واحد و بعدين و ثلاثة أبعاد وحتّى أنظمة ذو أربعة أبعاد. |
Bunu yaparak tüm kasabayı, hatta kendi torununu da olacaklara mahkum ediyorsun. | Open Subtitles | إنْ فعلتَ هذا، ستحكم على البلدة بأسرها وحتّى على حفيدك بما سيحدث |
Bunu yaparak tüm kasabayı, hatta kendi torununu da olacaklara mahkum ediyorsun. | Open Subtitles | إنْ فعلتَ هذا، ستحكم على البلدة بأسرها وحتّى على حفيدك بما سيحدث |
Öğrencilerine, metu hakkında bir sınav yapıyordu. Bunlar vücutta kanı, havayı, idrarı ve hatta kötü ruhları taşıyan damarlar. | TED | فهي تختبر تلامذتها بواسطة الأسئلة السريعة، أوعية الجسم التي تنقل الدم، الهواء، البول، وحتّى الأرواح الشريرة. |
Trajik ölümlerinin sonra bile o "şey" günümüze dek burada kaldı. | Open Subtitles | وحتّى بعد إنتهاء المأساة، ظلّ ذلك الشيء هنا حتّى يومنا هذا. |
Bu kanseri, hücresel işlev bozukluğunu ve hatta ölümü bile tetikleyebilir. | TED | وهذا قد يثير حدوث السرطان، اضطراب وظيفة خلويّة، وحتّى من المحتمل أن يحدث الموت. |
hatta oyunun dışında olmasaydı bile problem olmazdı. | Open Subtitles | وحتّى لو لم يخرج من اللعبة فلن يسبّب أية مشكلة |
Veterinerler, doktorlar, hayvan kontrol uzmanları, hatta sirkler. | Open Subtitles | وسيشمل هذا البيطريين والأطباء وجمعيات السيطرة على الحيوانات وحتّى السيرك |
Greyson'u öldüren nanitler, saatlerdir, günlerdir... hatta haftalardır onun sisteminde dolaşıyor olabilirler. | Open Subtitles | النانويتس التي قتلت "جرايسون" ربّما كانت في جسمه لساعات، أيّام وحتّى أسابيع |
İntihar, kişisel vicdanla ilgili bir mesele addedilir hatta saygı görür. | Open Subtitles | الانتحار مقدّر، بل وحتّى محترم كمسألة ضمير شخصيّة |
Saçlar, iplikler, mermi kovanı, çiklet kağıdı, kullanılmış mendiller, hatta temizlikçinin gözden kaçırdığı eski bir kızarmış patatesi bile aldım. | Open Subtitles | الشعر، الخيوط، أغلفة الرصاصات أغلفة العلكة، مناديل مستعملة وحتّى بطاطس مقلية لم تنتبه لها عاملة التنظيف |
Hayattan zevk almamaya, nöbetlere, böbrek yetmezliğine ve hatta laktoz intoleransına neden olur. | Open Subtitles | يسبّب اللاتلذّذ، والنوبات، وقصور الكلية وحتّى عدم تحمّل اللاكتوز |
Gezegenler, yıldızlar, hatta yıldız sistemleri. | Open Subtitles | ينطبق ذلك على الكواكب والنجوم وحتّى الأنظمة الشمسيّة بأكملها |
Ona herhangi bir şey sebep olabilir-- Öpüşme hastalığı, hatta spor yapmak. | Open Subtitles | يمكن أن ترتفعَ لأيِّ سبب الأوالي، وحتّى التمرين |
Yerliler şehirlerimizi hatta kiliselerimizi inşa etmemizi sağlayan şey madenlerden çıkan altınlardır. | Open Subtitles | يستخرج الهنود الذهب الذي يبني مدننا وحتّى كنائسنا |
Böbrek yetmezliği ile kalp, karaciğer, hatta öfkeyi karşılayan tek şey paraneoplastik sendrom. | Open Subtitles | الذي يمكنه الجمع بين الكليتين والقلب والكبد وحتّى نوبات الغضب لماذا لا يمكننا إيجاده؟ |
Çıkınca da ismini, sevgilisini hatta yaşadığı yeri bile değiştirmiş. | Open Subtitles | وعندما خرجت حصلت على اسم جديد وخليل جديد وحتّى أنّها غيّرت شكلها |
Cep telefonlarının, sosyal ağların, hatta e-postaların üzerinden. | Open Subtitles | من الهواتف المحمولة والشبكات الإجتماعية وحتّى البريد الإلكتروني |
Yağmur yağana dek günde bir kez su içeceğiz. | Open Subtitles | وحتّى تهطُل الأمطار، فسوف نشربُ مرّةً واحدةً في اليوم |
Peki dün gece saat 22:00 ile 23:00 arası neredeydin? | Open Subtitles | وأين كنتَ الليلة الماضية بين الـ 10 وحتّى الـ 11؟ |
Çok da yaramazlık sayılmaz. Hem öyle olsaydı bile liman koyu kasabı çocuklara zarar vermiyor. | Open Subtitles | ليس هذا سيئاً للغاية، وحتّى لو كان، سفّاح مرفأ الخليج لا يؤذي الأطفال |
Yine de, her şeye rağmen, sonuna kadar direniyoruz. | Open Subtitles | وحتّى الآن، في ظلّ نكاية ما يحدث لازلنا مثابرين |
O zamana kadar, mümkün olduğunca kötü olanları bul. | Open Subtitles | وحتّى وجدها وجد قبلها العديد من النوع السيئ |