Büyük, önemli ve kalıcı değişiklikler yapmaya çalışıyoruz. | TED | ونحاول ايضا ان نصنع تغيرات مهمة وكبيرة ودائمة |
Sanık, iki hasmına şiddetli ve kalıcı hasara yol açacak şekilde saldırmıştır. | Open Subtitles | كلا خصمي المتهم تمت مهاجمتهما مما أدى إلى تشوهات خطيرة ودائمة |
Her projede yaşamı özendiren materyaller ve tasarımlar kullanıyoruz; dayanıklı pH-nötr çimento, sabit ve kalıcı bir platform sağlıyor. | TED | في كل مشروع، نستعمل موادًا و تصاميم تساعد على تشجيع الحياة؛ يوفر الإسمنت ذو الحمض المحايد طويل المدى منصة مستقرة ودائمة. |
yapmayı sürdürebileceğim küçük, sürekli değişiklikler yaptığım zaman öğrendim ki, daha fazla yapışıyor. | TED | تعلمت انني عندما اقوم بتغيرات صغيرة ودائمة, اشياء يمكنني مواصلة عملها, في اغلب الاحيان سوف تتعلق بها وتواصل عملها. |
Yine de dünyanın ve dünyamızın karşılaştığı sorunların karmaşık, tartışmalı ve sürekli değişken olduğunu görmeye beni teşvik etti. | TED | ورغم ذلك، فقد شجعتني لأرى العالم والمشاكل التي يواجهها كمشاكل معقدة ومثيرة للجدل ودائمة التغير. |
Güçlü, dinamik, sürekli değişiyor. | TED | فهي قوية وفعالة ودائمة التغيّر. |
Bu konuda onlara bilgi vermeliyim yoksa kıçım... çok kötü ve kalıcı bir şekilde hemde. | Open Subtitles | بطريقة مقرفة جداَ ودائمة "اسمعيني " جوان |
Sadece bir örnek vermek gerekirse, herbir kök ucu en az 15 kimyasal ve fiziksel değişkeni sürekli ve eşzamanlı olarak izlemektedir. | TED | ولاعطائكم مثالاً على ذلك فإن كل رأس جذر قادر على إلتقاط ومراقبة بصورة مباشرة ودائمة 15 مؤشر كيميائي مختلف . و مؤشر فيزيائي |