"وذلك هو" - Traduction Arabe en Turc

    • ve bu
        
    • bu da
        
    • da öyle
        
    • İşte bu
        
    Sanırım dediklerimi doğru anlayamadınız ve bu yüzden şaşırmış vaziyettesiniz. Open Subtitles أحسب أنك لم تفهمني يا روديون وذلك هو سبب دهشتك
    ve bu da bilgisayarınızı ele geçirecek bir arka kapı. TED وذلك هو الباب الخلفي الذي سوف يسيطر على حاسوبك
    Ve bir şey bu yelpazeyi diğer şeylerden daha fazla belirler ve bu da sizin gücünüzdür. TED يوجد شيء واحد يحدد ذلك النطاق أكثر من غيره، وذلك هو طاقتك.
    Öyleyse, Sanırım Johnny işin dışındaysa, senin plan da öyle. Open Subtitles لذا، اعتقد اذا جوني وتضمينه في الخروج، وذلك هو خطتك.
    Ve tabii mekan da öyle, oyunların mekansal açısı. TED وذلك هو الفضاء، الجانب المكاني للألعاب.
    Gezegenler önünden geçtikçe ışık kısılıyor ve işte bu daha önce gördüğünüz yanıp sönme. TED لذلك فإن الضوء يختفي حينما يأخذ الكوكب في التقلص أمام النجم، وذلك هو الوميض الذي رأيتموه من قبل.
    İşte bu yüzden vatandaşların ateşli silah bulundurması yasak. Open Subtitles وذلك هو السبب في ان يكون محرما على المواطنين امتلاك سلاح ناري
    ve bu nasıl işleyeceğine bir.. örnek. Hemen hemen aynı düzen; araç farklı. Örneği bu. TED وهذا هو النموذج، كيف سيعمل. ولذلك انه نفس النظام; المركبة مختلفة. وذلك هو النموذج.
    ve bu bana verebileceği tüm yatırımıydı. Open Subtitles وذلك هو مصروف الجيب الذي كان لابد وأن يعطيني إياه
    ve bu okulda olmanın tek nedeni de bu. Open Subtitles وذلك هو السبب الوحيد لوجودك في هذا المكان
    ve bu da, geçen yılki gelirimizin beşte biri demektir. - Muhteşem, Paul. Open Subtitles وذلك هو خمس الدخل الإجمالي من إيرادات السنة الماضية
    Beni özlediğini gösteriyor, bu da yaptığı üçüncü şey. Open Subtitles هذا يدل على أنه يشتاق إلي وذلك هو الشيء الثالث
    Abby'nin kendini ve işini kınadığını duydu, sinirlendi ve bu da saldırıyı tetikledi. Open Subtitles يستمع لآبي يذمه و يذم اعماله يغضبه الامر وذلك هو المحرك
    O zaman karşılarında güçsüz kuvvetsiz kalırım. Mevzu da öyle olmamak zaten. Open Subtitles بالواقع، لا حول لي ولا قوّة أمامهم، وذلك هو بيت القصيد.
    Rönesans fuarı da öyle. Open Subtitles وذلك هو المعرض النهضة.
    Perişan haldesin. Booth da öyle.. Ve buna aşk deniyor. Open Subtitles أنت بائسة، كما هو حال (بوث)، وذلك هو الحب.
    İşte bu yüzen, o çocuğa yardım etmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Open Subtitles وذلك هو السبب الذي يفرض علينا أنْ نفعل ما بوسعنا لنساعد الصبي
    İşte bu yüzden bu kadar mutsuzum. Open Subtitles بخيل وذلك هو السبب في أنني أصبحت غير سعيد
    İşte bu tarafın birleşmiş olarak görülmeyi hakkediyor. Open Subtitles وذلك هو شخصك الذي يستحق أن تتم رؤيته. مشتقاً.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus