"وسافر" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    • gitti
        
    • bir
        
    Ona bir gün başarır ve ayık giderse canlı ve hareket eden bir şey bulup çiğnemeden yutmasını söyledim. Open Subtitles قلت له إنه إذا نجح وسافر في وعيه، فعليه البحث عن أي كائن حي، وأي شيء يتحرك، وابتلاعه بأكمله.
    1324'te, Mansa Musa Mekke'ye hacca gitti ve beraberindeki binlerce kişiyle seyahat etti. TED في عام 1324، ذهب مانسا موسى إلى مكة للحج، وسافر مع الآلاف من الحاشية.
    Hayır. Erkenden dükkanı terk etmiş, dağıtıcıya özel bir gezi yapmış ve almış. Open Subtitles كلا، أغلق مبكراً وسافر إلى الموزّع خصيصاً للحصول عليه.
    İleri geri hareket edebilen bir delik saptadı bu deliğin ucundan hızlı bir şekilde ilerleyerek delik vasıtasıyla geçmişe gitti. Open Subtitles لقد استطاع تثبيت ثقب دودي قابل للعبور من خلاله وحفز المسرع في نهاية ذلك الثقب إلى الماضي وسافر من خلاله
    Geri döndükten sonra İskoçyalı bir kızla evlendi ve oraya gitti. Open Subtitles فعاد وتزوج بفتاة إسكتلندية وسافر إلى هناك.
    Sunderlal de aynı sözlerle sorumluluğu üstüne almıştı ve yarışı kaybedip, gitti. Open Subtitles لقد تحمّل سانديرلال المسؤولية أيضا بنفس الطريقة وسافر بعد ان خسر
    O'Brien Pat ve Harry'nin grubundandı. Henüz bir kitabı yayınlanmamış yetenekli bir bilimkurgu yazarı. İçimizde bilfiil Almanlar'la savaşmış tek kişi. Open Subtitles اوبرين كان جزء من مجموعة هاري وبات . لقد عاش وحيدا بالقرب وسافر الى المدينة عادة
    Cape Town'a uçakla geldi ve biz bir kafede bir araya geldik. Open Subtitles وسافر بالطائرة الى بلدة كيب . و تقابلنا في مقهى
    Burada çalışmayı bırak ve seyahate çıkıp canın ne istiyorsa onu yap. Open Subtitles توقف عن العمل عند هذا الحد . وسافر وقُم بالأشياء التي تٌريد القيام بها
    İsyancılar yaralandı, efendim ve bu yörüngede dolaştı, Open Subtitles أصيب والمتمردين، يا سيدي، وسافر على طول هذا المسار،
    Şimdi aileni de alıp bir uçağa biniyorsunuz ve bu yerden bir an önce gidiyorsunuz. Open Subtitles خذ عائلتك وسافر بعيداً عن هنا قدر الإمكان.
    O da kendini gizleyerek Çin'in dağlık çay bölgelerine tehlikeli bir yolculuk yaptı, zamanla çay ağaçlarını ve deneyimli çay işçilerini Hindistan'ın Darjeeling şehrine kaçırdı. TED تخفى متنكرًا وسافر برحلة محفوفة بالمخاطر عبر مناطق الشاي الجبلية في الصين. مهرِّبًا في الأخير أشجار الشاي والعمال ذوي الخبرة إلى دارجيلنغ في الهند.
    Giorgio nasıl yapılacağını bilir. O; yetenekli, okumuş ve çok yer görmüş bir adam. Open Subtitles أنه رجل ماهر ولقد درس وسافر كثيراّ
    Onu bir kanonun içine koyup göndermişler ve adam iki yıl boyunca seyehat etmiş. Open Subtitles ارسلوه في زورق وسافر لمدة عامين
    Zengin bir müteahhit tavladı ve dünyayı gezdi. Open Subtitles قالت مدمن مخدرات المضارب بناء الغنية... وسافر.
    Yani, Paul seni evde bırakarak Florida'ya gitti. Open Subtitles تركك باول لوحدك وسافر لفلوريدا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus