Bu konferans için geldiğimden beri aldatma hakkında konuşacağımı söylediğimde bana sorulan ana soru destekliyor muyum, karşı mıyım? | TED | السؤال الرئيسي الذي طرح علي منذ وصولي المؤتمر عندما قلت أنني سأتكلم عن الخيانة الزوجية هو: مع أم ضدّ؟ |
geldiğimden beri, merkez sistemlerin hiçbirine erişemiyorum, güç, seyrüsefer, ya da itici güç. | Open Subtitles | ,منذ وصولي لا يمكنني الولوج الي مصدر الانظمة الطاقة الملاحة , المصدر الدافع |
Yoksa ben gelmeden önce istihbarat analistleri bunu yapmamış mıydı? | Open Subtitles | ألم يكونوا محللي الاستخبارات يفعلون ذلك قبل وصولي إلى هنا؟ |
Ben gelmeden o sandıkları hiçbir şekilde teslim etmeyin. | Open Subtitles | على كل الأحوال يجب عليك أن لا ترسل هذه الصناديق قبل وصولي |
eve geldiğimde, sofrayı hazırlamış olmak bu kadar da zor olamaz, haksız mıyım?" | TED | ولا يمكن أن يكون تجهيز العشاء عند وصولي للمنزل أمر بهذه الصعوبة، أليس كذلك؟ |
Buraya gelene kadar kimse John Elder'ın sözünü etmedi. | Open Subtitles | لم يخبرني احد عن جون الدر حتى وصولي الى هنا |
Kısacası buraya geldiğimden beri uzak durmaya çalıştığım her şey. | Open Subtitles | عن كل شئ كنت أحاول تجنبه منذ وصولي الي هنا |
Bu olaya nasıl dahil oldular bilmiyorum ama geldiğimden beri beni takip ediyorlar. | Open Subtitles | لا أعرف كيف توّرطوا في كل هذا. لكنهم قد تتبعوني منذ وصولي لهنا. |
geldiğimden beri hiçbir şey yapmadım gün geçtikçe de tembelleşiyorum. | Open Subtitles | لم أفعل شيء تمامًا منذ وصولي, وفي الحقيقة، كلّ يوم يقلّ عملي عن اليوم السابق. |
Evet, efendim. Arkadaşlardan bir tanesi ben gelmeden önce olay yerinin fotoğraflarını çekmiş. Yanımda. | Open Subtitles | بالتأكيد، سيدي أحد زملائي إلتقط صوراً للمشهد قبل وصولي |
Ben gelmeden ofiste olun yeter, bir dakika önce gelseniz bile. | Open Subtitles | ذلك من خلال تواجدكِ هنا دائماً أبكر بدقيقة واحدة من موعد وصولي |
Beş yaşına geldiğimde, ergenliğe ulaştığımda evlenmek üzere nişanlı olduğumu öğrendim. | TED | عندما كان عمري خمس سنوات، اِكتشفت أنني كنت مخطوبة و سأتزوج بمجرد وصولي سن البلوغ. |
geldiğimde gazetenizi aldım | Open Subtitles | لقد إشتريت نسخة من صحيفتكم عند وصولي للمدينة |
geldiğimde peronda olmazsan seni anlarım. | Open Subtitles | إذا لم أجدك على الرصيف لحظة وصولي سأفهم حينئذ ردك |
Ben gelene kadar herkesi suç mahallinden uzak tut. | Open Subtitles | حسناً، أبعد الجميع عن مسرح الجريمة ذاك لحين وصولي. |
Daha 1.5 kilometre uzaktayım. Ben gelene dek hiçbir şey yapma. | Open Subtitles | ،لازلت على بعد ميل لا تفعل أي شيء حتى وصولي |
Evet, ben varmadan liderlerinin ölmesi sahiden talihsiz bir hadise. | Open Subtitles | نعم فهذا حظ سيء للغاية فمن يقودوهم سقطا قبل وصولي |
Korucu, eve gittiğimde oğlum bana bir çok çılgınca şey söylüyor. | Open Subtitles | أيها الجوال، إبنّي يخبرني الكثير من الأمور المجنونة حال وصولي للمنزل |
Opera kurum toplantısından hemen sonra aldım. | Open Subtitles | أجل اتصل قبل وصولي المنزل من اجتماع لجنة الأوبرا |
Bunların hiçbiri buraya nasıl geldiğimi ya da ne yapmam gerektiğini söylemiyor. | Open Subtitles | ليتني أعرف لا شئ من هذا يخبرني كيفية وصولي إلى هنا و ما المفترض أن أفعله |
Buraya geldiğimizden beri size söylemek istiyorum, kıyafetleriniz son derece zekice hazırlanmış, muhteşem bir tasarıma sahip. | Open Subtitles | منذ وصولي إلى هنا و أنا أود أن أقول لك هذا أن ذوقك باختيار الملابس رائع جداً |
Ben oraya gidinceye kadar, entübe edilmek ve solunum cihazına bağlanmak üzereydi. | TED | عند وصولي هناك، كانت على وشك أن توضع على جهاز التنفس الصناعي. |
Dayton'a varır varmaz elemanlara kart atar, arabanın nerede olduğunu bildirirdim. | Open Subtitles | عند وصولي إلى دايوتون، سأرسل رسالة إلى الشركة لأخبرهم بمكان السيارة |
Hassiktir bunu düşünemedim, daha gitmeden bok ettim herşeyi. | Open Subtitles | تباً، لم أفكر بذلك حتى لقد أفسدت الأمور كلياً حتى قبيل وصولي |
İndiğimde Şeref madalyası falan almayı bekliyordum. | Open Subtitles | نوعًا ما توقعت أنني سأنال ميداليات شرف من الكونجرس بعد وصولي |