2002'de ölünceye kadar Münih'te yaşadı ve sekreterlik yaptı. | Open Subtitles | عملت كسكرتيرة وعاشت في ميونخ، حتى وفاتها في 2002 |
2002'de ölünceye kadar Münih'te yaşadı ve sekreterlik yaptı. | Open Subtitles | عملت كسكرتيرة وعاشت في ميونخ، حتى وفاتها في 2002 |
Önemli olan şu, çok iyi bir insandı, iyi gözüküyordu ve uykusunda öldü, ve uzun bir hayat yaşadı ve iyi bir yerde ve Patton'la tanışmıştı ve muhteşem cheesecake yapardı. | Open Subtitles | المغزى هو أنها كانت سيدة لطيفة التي بدت جيدة وماتت في منامها وعاشت عمراً طويلاً و تقبع الآن في مكان جميل |
Jeanne Schneider hükmünün kalanını Fleury-Mérogis hapishanesinde tamamladı ve Fransa'da özgürce hayata veda etti. | Open Subtitles | جانا شنايدر قضت المده المتبقيه لها بالسجن وعاشت بقية أيامها بفرنسا |
Jeanne Schneider hükmünün kalanını Fleury-Mérogis hapishanesinde tamamladı ve Fransa'da özgürce hayata veda etti. | Open Subtitles | جانا شنايدر قضت المده المتبقيه لها بالسجن وعاشت بقية أيامها بفرنسا |
Raina uzaklarda üniversite okuyordu, herkesin internetten takip edebileceği sansasyonel bir hayat yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد ابتعدت رينا في الكلية وعاشت حياة المشاهير التي يمكن لأي شخص أن يتتبعها عبر الانترنت |
Hayattaymış çünkü babasının sözlerine kulak verip korku ve karanlık içerisinde sıradan bir şekilde yaşayıp gidiyormuş. | Open Subtitles | كانت حية لأنها استمعت لوالدها وعاشت حياتها بنظام روتيني وفي الظلام والرعب |
Sara Townsend, Gates'in altıncı kurbanıydı ve Soho'da yaşıyordu. | Open Subtitles | (سارة تاونسند) كانت ضحية (غيتس) السادسة وعاشت في "سوهو" |
Daphne Sheldrick, Kenya'da... ... doğdu... ... Ve ailesiyle beraber Savo Milli Parkında yaşıyordu. | Open Subtitles | (وُلدت ( دافين شيلدريك في كينيا 'وعاشت مع عائلتها في المتنزه الوطني لـ'تسافو |
Hayattaymış çünkü babasının sözlerine kulak verip korku ve karanlık içerisinde sıradan bir şekilde yaşayıp gidiyormuş. | Open Subtitles | كانت كذلك لأنها استمعت لوالدها، وعاشت حياتها في رتابة، وظلام، وخوف |