Mahallenin bekçiliğini yapan birkaç kadın dükkâna uğrayıp onun için bir kutlama yapmayı teklif etti. | Open Subtitles | بعض الجيران رأو أمرأه أتت الى المتجر وعرضت عليه شرائه |
Konstantin, benim sürüm Sasha Antonov ve ailesini bulur bulmaz teslim etmeyi teklif etti. | Open Subtitles | قسطنطين، وعرضت على القطيع لتقديم ساشا وعائلته في أقرب وقت نقدمهم لهم |
Mümkün olan her şeyi kullandım ve ona çok para önerdim ve özgürlüğünü tabii ki. | Open Subtitles | استخدمت كل الحجج الممكنه وعرضت عليه مبلغا كبيرا من المال وحريته بالطبع |
Evet, gördüm. Maluliyetini önerdim. | Open Subtitles | أجل، لاحظته وعرضت عليها وضعها بمركز للإعاقة |
Sanırım kadın, Eynollah'a beni kovmasını söyledi ve yerime iyi bir işçi önerdi. | Open Subtitles | اعتقدت أنها طلبت من عين الله أن يطردني وعرضت عليه استبدالي بعامل أفضل |
Özür diledim, hatta kodeste geçirdiği zamanın ücretini ödemeyi teklif ettim. | Open Subtitles | اتأسفتله، وعرضت عليه أني أدفعله عن الوقت اللي قضّاه في الحبس |
Yanına gidip, kendime çevirdim... ve ona kıçımı gösterdim. | Open Subtitles | ذهبت متروك له. والتفت، وعرضت المؤخر بلدي. |
Saklanmadan bekledin, kurbana yardım ettin. | Open Subtitles | و انت اختفيت على مرأى الجميع وعرضت مساعدة الضحية |
El Cezire ona iş teklif etti. | TED | وعرضت عليه قناة الجزيرة وظيفة. |
Kilise orayı satın almayı teklif etti ama amcan satmıyor. | Open Subtitles | وعرضت الكنيسة الشراء , ولكنه رفض |
Özür diledi, bana olan biten her şeyi anlatmayı teklif etti. | Open Subtitles | واعتذرت ، وعرضت على ان تحكى كل شئ .. |
Bir olaya denk geldim ve onlara yardım etmeyi önerdim. | Open Subtitles | وجدتهم يحققون في قضية ما، وعرضت عليهم خدماتي. |
Bir olaya denk geldim ve onlara yardım etmeyi önerdim. | Open Subtitles | وجدتهم يحققون في قضية ما، وعرضت عليهم خدماتي. |
Ben aramızda halletmeyi önerdim gerçi, ama bunun yerine, onlar annemi aradılar. | Open Subtitles | وعرضت عليهم العمل للتعويض لكن بدلاً من ذلك اتصلوا بأمي |
Ve tam hamlemi yapıp onun yanına oturacağım gün tahmin et kim ortaya çıkıp sandviçinin yarısını ona önerdi? | Open Subtitles | وفى اليوم الذى كنت سأتجرأ وأجلس معه خمنى من جاءت وعرضت عليه نصف شطيرتها |
Dün gece tatlı genç bir cadı geldi ve özgürlüğümü önerdi, ben de hemen "Evet, hanımım. | Open Subtitles | الآن، الليلة الماضي أتت هذه الساحرة الشابة اللطيفة وعرضت علي أطلاق سراحي |
Askeriyeye telefon etti, motorlu kamyonlar önerdi ve memnuniyetle kabul edildi. | Open Subtitles | -اتصلت بالجيش وعرضت عليهم سيارات لوري فقبلوها بسعادة |
Onu son dakikada ayarladım, sadece kapıda durması için 1,000 dolar teklif ettim. | Open Subtitles | لقد احضرته في اللحظة الاخيرة وعرضت عليه 1,000 دولار فقط ليقف بجانب الباب |
Sonrada gidip onu buldum ve bizimle yemek yemesi için ona para teklif ettim. | Open Subtitles | ذهبت ووجدته، وعرضت عليه المال ليأتي ويتناول العشاء معنا |
Ona hemen oracıkta şarkı yazarlığı için bir kontrat teklif ettim. | Open Subtitles | وعرضت عليه عقدا حينها، بوصفه شاعر وملحن. |
İçeri girdim ve onlara yapmış olduğum bir eşleşmeyi gösterdim ve Jerry Donohue -- kendisi bir kimyacıydı-- dedi ki, yanlış olmuş. | TED | دخلت هناك وعرضت عليهم اقتراناً كنت قد قمت به، وكان جيري دونو -- عالم كيمياء -- قال بأنه خاطئ. |
Yakın zamanda Dünya Bankası'nda bir konuşma yaptım. Dünyanın bu hayret verici görüntüsünü gösterdim. Ve dedim ki, "İşte! Dünya Bankası". | TED | قدمت محاضرة قبل زمن بعيد في البنك الدولي وعرضت صورة الأرض المذهلة وقلت، " ها هو هناك! البنك الدولي!" |
PUSA, sen kesin bir emre itaatsizlik ettin. Masum sivillere zarar görmesine yol açtın. - Filodakileri tehlikeye attın. | Open Subtitles | لقد عصيت أمراً مباشراً وعرضت أبرياء للأذى وعرضت السرب للخطر |