Bilinmeyenle ilgileniyorsun gizemli olanla, beklenmeyenle. | Open Subtitles | ،أنت في إنتظار ما هو مجهول وغامض وغير متوقع |
- Ceketini giymekte olduğun tehlikeli ve gizemli yetişkin adam için bile mi? | Open Subtitles | ليس لرجُل كبير خطر وغامض الذي أعطاكِ السترة التي ترتدينها الآن ؟ |
Giriş için daha görkemli, gizemli, tantanalı bir şey uzun fragmanlar için de bir jenerik müziği. | Open Subtitles | شيئاً فخماً وغامض بدخول هذه الموسيقى العسكرية أريد عزفناً طويلاً |
tüm Akdeniz'i dolaşmış gösterişli, isyankar ve gizemli biriymiş. | Open Subtitles | و ثوري وغامض قد سافر حول جميع أنحاء البحر المتوسط |
İnsanların birbirleri için bir giz kaynağı bir bilinmeyen olduklarını düşünmek olağanüstü bir şey. | Open Subtitles | هناك حقيقة رائعة للتفكير، أن كل مخلوق إنسان هذا سر عميق وغامض للآخر |
Eğer cinayet yeterince karmaşık ve yeterince gizemli olursa, belediye başkanının beni göndereceğini biliyordun. | Open Subtitles | إذا القتلِ كَانَ صعبَ بما فيه الكفاية وغامض بما فيه الكفاية، عَرفتَ رئيسَ البلدية يَجْلبُني في. |
Tamam, o yakışıklı, gizemli, dünyayı koruyor ve bunların hepsi. | Open Subtitles | صحيح أنه وسيم وغامض وينقذ العالم وكل هذه الأشياء |
Bir soda içmek için dinlenme odasına gideceğim eğer döndüğümde kalem yerindeyse gizemli ve garip bir durum diyerek olayı kapatırız. | Open Subtitles | سأذهب للردهة لشرب الصودا و إذا ظهر القلم بينما أنا في الخارج سأنسبه إلى شيء غريب وغامض |
Ofisime son geldiğinde, çok garip ve gizemli davranıyordu. | Open Subtitles | آخر مرة أتي بها إلى مكتبي، كان يتصرف بشكل غريب وغامض |
Helene çok gizemli ve trajik şekilde öldüğünde de komşusuydum. | Open Subtitles | كنت بالجوار عندما توفت هيلين بشكل مأساوي وغامض |
Öyle anlaşılıyor ki, evren, göründüğü kadar doğaüstü veya gizemli değil. | Open Subtitles | إتضح أن الكون ليس خارقاً للطبيعة وغامض كما يبدو |
gizemli ve esrarlı bir yaraydı Hector'la olan ilişkim de açık bir ilişkiydi. | Open Subtitles | كان نوع من مظلم وغامض وعلاقتي مع هيكتور كان مفتوحا، لذلك، |
Katliam Adası'nda bir yerde gezegenin en tehlikeli ve gizemli yerinde. | Open Subtitles | انها مخباة في مكان ما على جزيرة الذبح اكثر مكان خطير وغامض على الكوكب |
Denizi seviyorum, öyle güzel ki öyle gizemli ve öyle... balıklarla dolu. | Open Subtitles | انا احب البحر، جميل للغاية... وغامض للغاية... وممتلىء بالسمك. |
Bilirsin, aşk garip ve gizemli birşeydir. | Open Subtitles | حسناً،كماتعرف، الحبّ شيء غريب وغامض |
Evren amma garip ve gizemli bir şekilde çalışıyor. | Open Subtitles | الشركة تعمل بشكل غريب وغامض أليس كذلك ؟ |
Karanlık ve gizemli şarkı söyleyebilir ve org çalabilir. | Open Subtitles | يكون مشوق وغامض ويستطيع الغناء، ويستطيع اللعب على الأرغن "الأرغن: آلة موسيقية" |
Ve maalesef yedi yaşındayken sümüklünün teki olan bu oğlan dünyanın en yakışıklı, en karizmatik, en yetenekli, en gizemli adamına dönüşmüş. | Open Subtitles | ولكن لسوء الحظ الفتى صاحب السبع سنوات... أصبح شاباً رائعاً، ذو شخصية، موهوب وغامض |
Bu bana birini hatırlattı, bu da yepyeni ve gizemli. | Open Subtitles | هذا يذكرني شخص ما وهذه شكله جديد وغامض |
İnsanların birbirleri için bir giz kaynağı bir bilinmeyen olduklarını düşünmek olağanüstü bir şey. | Open Subtitles | "هناك حقيقة رائعة علينا التفكير فيها، وهي أن كل مخلوق بشري عبارة عن ، سر مُعقد وغامض للآخرين ..." بواسطة (تشارلز ديكنز). |