Bunların hepsinin başarılı olma şansı daha da düşük - 1024'te sadece 1. | TED | وفرصة نجاح العشرة جميعا أقل من ذلك إذ أنها تقدر بـ 1 في 1024 |
masnın üstünde para yığınları, uluslararası prestij, halka açılma şansı, ve daha da güzeli ismimizi değiştirmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | على الطاولة سيكون هناك جبال من المال قيمة دوليةـ وفرصة للإشتهار وليس علينا تغيير إسمنا |
Düşündüğünüz zaman, aslında devasa bir yatırım fırsatı ve politik değişim ve filantropiyi teşvik edecek bir fırsat. | TED | إذا فكَّرتم في الأمر، إنها بالفعل فرصة هائلة للاستثمار وفرصة لدفع عجلة التغيير في مجال السياسات والأعمال الخيرية. |
Ayrıca 20 yaşındaki veletle tropik bir gece geçirme fırsatı. | Open Subtitles | وفرصة قضاء ليالي إستوائية مع رجال بعمر 20 سنة. |
Nick ve Ambar'a bir fırsat vermedim diye sorduğumda, tek cevap | Open Subtitles | بإنّني لم أمنح نيك وفرصة أمبار، أنا سيكون عندي جواب واحد |
Bu senle benim beraber vakit geçirmemiz için bir fırsat,değil mi? | Open Subtitles | وفرصة أيضاً لنا نحن الإثنين لإمضاء بعض الوقت معاً، كما تعلمين |
Sadece şunu biliyorum, ne olursa olsun, yarın başka bir gün, başka bir fırsat, başka bir şans. | Open Subtitles | أعلم فقط أنه بغض النظر عن كل شيء , غداً يوم آخر , وفرصة أخرى |
Her zaman çalıştığımız güvenli organizmalarla çalışırken kazara birinin bir süperböcek yaratması ihtimali gerçek anlamda Sahara Çölünde bir kar fırtınası olma ihtimaliyle eşdeğer. | TED | حسنا، العمل مع الكائنات الآمنة التي نحن عادة نعمل معها، وفرصة حدوث حادث مع شخص ما صنع خطئا مثل، نوعا من الحشرات العملاقة، هذا تقريبا كفرضية حدوث عاصفة ثلجية في وسط الصحراء الكبرى. |
Belki ölmek üzereydim ama artık makinem vardı... ve bir fotoğrafçı olma şansım.. | Open Subtitles | ربما كنت سأموت لكنني كنت أملك كاميرا وفرصة أن أصبح مصوّراً |
Çünkü burada aptal gibi dikilirsek yüksek ateş ve düşük kalp hızıyla hastanın yaşama şansı çok az. | Open Subtitles | لأن المريضة تعاني من حمى، وتباطؤ في القلب وفرصة ضئيلة في الحياة إن وقفنا هنا كالحمقى |
Son gün ve bu Gavin'in büyük finali çekmesi için son şansı. | Open Subtitles | إنَّه اليوم الاخير وفرصة كيفن الاخيرة لتصوير الارض مرة أخيرة |
Sınavı geçen ücretsiz eğitim ve maaş alacak. Sonrasında iş bulma şansı olacakmış. | Open Subtitles | إذا إجتزت الإختبار، تحصلين على تدريب مجاني، مع أجر أساسي، وفرصة للعمل بعد ذلك. |
Sonra bir baktım elimde maske ve senin gibi bir kadınla konuşma şansı... | Open Subtitles | الشيء التالي، لدي قناع، وفرصة لاجراء محادثه مع |
Cinayet sebebi ve fırsatı. Şimdi bize gereken tek şey kanıt. | Open Subtitles | هناك دافع وفرصة للقتل الآن كل ما نحتاجه هو الدليل |
Bu değerli tuzlar ve sosyalleşme fırsatı... filleri çok uzaklardan buraya getiriyor. | Open Subtitles | الأملاح النفيسة وفرصة التواصل الإجتماعي تستقطب الفيلة من كل حدبٍ وصوب |
Bu da Saltz'a arabaya kanıt koyma fırsatı verir. | Open Subtitles | إعطاء سالتز يعني وفرصة لزرع أدلة في السيارة. |
Sonra öğle yemeği için eve geliyor - güdü ve fırsat. | Open Subtitles | ثم يعود للبيت لتناول الغداء.. حافز وفرصة |
Yarın başka bir gün, başka bir fırsat başka bir şans olacak Amerikan rüyasını yaşamak için. | Open Subtitles | غداً , هو يوم آخر وفرصة أخرى فرصة أخرى للحلم الأمريكي |
Buluşma bugün saat 17:00'da ve böylesine bir şans bir daha elimize geçmez. | Open Subtitles | الاجتماع مُقرّر عند الخامسة مساءً لهذا اليوم، وفرصة كهذه لن تواتينا مُجدّداً، |
En iyi yemek, en iyi bölge ve bir eş uğruna rakiplerini alt edebilme ihtimali. | Open Subtitles | ...أفضل طعام، وأفضل منطقة نفوذ وفرصة هزيمة الخصوم للفوز بشريك |
Belki de ölecektim ama artık bir fotoğraf makinem ve fotoğrafçı olabilme şansım vardı. | Open Subtitles | ربما كنت سأموت لكنني كنت أملك كاميرا وفرصة أن أصبح مصوّراً |