| Aylardır, etrafta içi yalan dolu... bu sırt çantasını taşıyormuş gibiyim. | Open Subtitles | أشعر وكأنني احمل حقيبة ظهر كبيره من الكلام الفرغ من شهور |
| Video: Rockett: sanki daha yeni uyanıyor gibiyim. | TED | فيديو: روكت؛ إن الأمر اشبه وكأنني أستيقظت للتو، تعلمون ذلك |
| Bu sefer kabartma tozu katılmış suyla yıkadım, morluk geçti ama kramp girmeye başladı sanki bütün bir kek yutmuş gibiydim. | Open Subtitles | فبدلاً من ذلك اغتسلت داخل بيكربونات الصوديوم فتعافى اصبعي، ولكن عانيت من تشنجات شديدة وكأنني ابتلعت خرطوماً أعوجاً. |
| sanki Güneş sistemimizden ayrılmış, yabancı bir dünyada durmuş, olan bitene bakıyormuşum gibiydi. | TED | شعرتُ وكأنني غادرتُ نظامنا الشمسي ووقفتُ في عالم غريب ما، أتأمّل الخلق. |
| Bazen seni hiç yeterince sevememişim gibi geliyor... ya da çocukları. | Open Subtitles | أحيانا أشعر وكأنني لم أحبك أبدا أو الأطفال بما فيه الكفاية |
| Yaptığın her şeyi takdir etmediğimden falan değil çünkü ediyorum. | Open Subtitles | إنه ليس وكأنني لا أقدّر كل ما تفعلينه. لأنني أقدّر |
| sanki birşeyi ödüyormuş gibiyim, ama ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الأكل وكأنني أدفع ثمن شيء لكن لا أعرف ما هو |
| Bu penguen kıyafetinin içinde kendimi sersem gibi hissediyorum. sanki kendi düğünümde gibiyim. | Open Subtitles | أنا دائما أشعر وكأنني شخص غبي في هذه الملابس وكأنني في زفافي |
| sanki, kırılıp duran bir parçamın düzeleceği zamanı bekliyor gibiyim. | Open Subtitles | وكأنني انتظر الوقت .. ليصلح جزءا مني مازال يتحطم |
| sanki kontrol bende değil gibi, yola çıkmışım da her şeyin olup bittiğini seyrediyor gibiyim. | Open Subtitles | وكأنني لست مسيطراً، أنني مجرّد مشاهد أرصد كلّ ما يجري تحت ناظري |
| sanki 15 bardak şarap içmiş gibiyim. | Open Subtitles | أنا بخير فقط أشعر وكأنني تناولت كأساً من النبيذ |
| Ara sıra kendimi cimciklemeliyim. sanki rüyada gibiyim. | Open Subtitles | ،تعيّن عليّ وخز نفسي أحياناً وكأنني بداخل حلم |
| Ne zaman onun evine gitsem, sanki tatilde gibiydim. | Open Subtitles | كلما ذهبت إلى منزله، كان ذلك وكأنني في إجازة |
| Evim olmayan bir yerde kapana kısılmış gibiydim. | Open Subtitles | شعرت وكأنني عالقٌ في مكان وهو ليس بمنزلي |
| Benimkisi tanrılarla konuşmak gibiydi. Onlar... | Open Subtitles | شعرت وكأنني اتحدث مع إلهّ أو شيء كما تعلمون كانوا |
| Bu kelimeleri düşündüğümde sanki havaya doğru yükselmiştim ayaklarım yerden kesilmiş gibiydi. | Open Subtitles | حتما كنت احلق في السماء شعرت وكأنني أطير |
| Tamam ya. Her neyse. En azından 35 yaşında göstermiyorum. | Open Subtitles | حسنُ، فليكن على الأقل لن أبدو وكأنني في الـ 35. |
| Ona âşık olduğum falan yok. Tamamen fiziksel. | Open Subtitles | ليس الأمر وكأنني مغرمة به لكنه مجرد إعجاب جسدي |
| sanki seni, kör olduğum zaman daha iyi görüyordum gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أنتِ ، أشعر وكأنني كنت أراكِ بشكل أوضح عندما كنت أعمى |
| Zaten yeterince şey yapmıyormuşum gibi, bir de sana yemek mi hazırlamam gerekiyor? | Open Subtitles | وكأنني لم أكتفي من مشاغلي الآن، يجب أن أحضر لك غدائك في الصباح؟ |
| Ben bir seyyahım. Minicik bir şapkam varmış gibi göründüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أنا كاهن ، وأعلم أنني أبدو وكأنني أرتدي قبعةً صغيرة |
| Feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim. | TED | حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل. |
| sanki bir gün uyanıp kızımın ölüm haberinin haber olmaya bile değmediğini görebilirim. | TED | ييدو وكأنني أستيقظ وأدركُ حتى أن موت ابنتي لن تكون ذات قيمة إخبارية. |
| Bu çok, çok gıcık bir şey ve dışlandığımı hissediyordum. sanki yeteri kadar gay değilmişim gibi. | TED | إنه لشيءٌ محبطٌ ، جداً ، كأنني استُبعِدتُ ، وكأنني لستُ مثليّاً بقدرٍ كافي. |