"وكانت هنالك" - Traduction Arabe en Turc

    • vardı
        
    Yerde kendime geldim. İsyan vardı. Open Subtitles إستيقظت وكنت ممدداً على الأرض وكانت هنالك أعمال شغب
    Biraz para sıkıntım vardı yardım etmek zorunda olduğum bir ailem vardı ve ordudayken yapmayı öğrendiğim şeyler vardı. Open Subtitles واجهتني مشكلة ماليّة تعرفين، كان عليّ مساعدة إحدى العائلات وكانت هنالك أمور أجيد القيام بها من الوقت الذي قضيته بالجيش
    Genç bir kadın vardı evlenmek istediğim, ama ona verecek hiçbir varlığım yoktu. Open Subtitles وكانت هنالك امرأة شابّة.. كنت أتمنّى الزواج بها, لكن لم تكن لديّ فرص لا شيء لأقدمه..
    Ölmüştü. Her yerde kan vardı. Open Subtitles لكنّهاكانتميتة, وكانت هنالك دماء في كل مكان
    Tarihi bir yerdi ve bir de müze vardı. Open Subtitles كانت أشبه بالتاريخية، وكانت هنالك تلك المتاحف.
    Sundurmaya çıktım ve bazı sesler vardı. Uzakta. Open Subtitles ذهبت إلى الشرفة وكانت هنالك ضوضاء نوعاً ما كنت بعيداً عنها قليلاً
    Sundurmaya çıktım ve bazı sesler vardı. Uzakta. Open Subtitles وصلت إلى الشرفة وكانت هنالك ضوضاء بعيدة قليلاً
    Öyle ama ertesi gün, okul gazetesi çıktığında ilk sayfada, elimde pankartla benim resmim vardı üstünde de "Yirmi yaşındayım. Open Subtitles لكن في اليوم التالي, صدرت صحيفة الجامعة وكانت هنالك صورة لي في الصفحة الأولى, حاملاً لافتتي
    Yerde küçük küçük pati izleri vardı. Open Subtitles وكانت هنالك اثار صغيرة لكلابها حول المكان.
    Ve orada bayan Drucker'ın arkasından bakan değil de başka bir hemşire vardı, bana sadece üç kelime söyledi o üç kelime ki bildiğim acil doktorlarının tamama yakını duymaya korkardı. TED وكانت هنالك, تلك الممرضة, ليست الممرضة التي كانت تعتني بالسيدة دانكر من قبل, ولكنها ممرضة اخرى, قالت لي ثلاثة كلمات الثلاثة كلمات التي يخشاها اطباء الطواري,
    Duvarlarımızı sanat eserleri, kitaplar ve plaklar süslüyordu kertenkeleler de vardı -- misafirleri arka bahçeye götüren duvarlarda palmiye ağaçları vardı, komşularımızın gelip kendilerini evde hissedecekleri şeylerdi. TED فالفنّ والكتبُ والمخطوطات وكلّ هذه الأشياء زيّنت حوائطنا وكانت هنالك السّحالي وأشجارُ النخيل الممتدّة التي ترشدُ ضيوفنا نحوَ باحتنا الخلفيّة، حيثُ هذا المكانُ هو بمثابةِ منزلٍ لكلّ جيراننا ومن أتاه.
    Balayı dönemiydi, farklı bir dönemdi ses tonunun değişimini duyduğumda, orada gerilim vardı. Open Subtitles كانت هنالك فترة شهر العسل. وكانت هنالك أيضا فترة المشاحنة, عندما كنت أستمع لتعالي نبرات الأصوات على جهاز إستقبال الرسائل,
    Boyunlarında ısırıklar vardı. Open Subtitles وكانت هنالك آثار عضّ في أنحاء رقبتيهما.
    Orada sadece kan gölü vardı, ve Susan'ın kanlı saçları. Open Subtitles وكانت هنالك بقعة من الدماء تحيط بها
    Şurada da vardı! Open Subtitles وكانت هنالك دماء على الأرضيّة!
    Susan Berman'ın Los Angeles'ta vurularak öldürüldüğüne dair küçücük bir haber vardı. Open Subtitles وكانت هنالك قصة قصيرة حدثت في لوس انجلوس هو انه (سوزان بيرمان) وجدث مقتولة في لوس انجلوس
    Bir tane daha vardı, neydi ki o? Open Subtitles وكانت هنالك ثالثة ماذا كانت؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus