fakat, şansın ve birkaç araştırmacı neslin kararlılığının birleşimi sayesinde bu araştırma devam etti. | TED | ولكن من خلال مزيج من الحظ واستمرار جهود عدة أجيال من الباحثين، تواصلت هذه الدراسة. |
fakat, Lauran'a sorular sormak, gerçek bir anlayışa ulaşmak için diyaloğa girmemize yardımcı oldu. | TED | ولكن من خلال طرح أسئلة على لورين، استطعنا استخدام الحوار للوصول إلى تفاهم حقيقي بيننا. |
fakat bir sınıfta oturmak gibi basit bir süreçle bu hukukçular, bizi kilitli tutmanın topluluğumuza veya bize faydası olmadığını görmeye başladılar. | TED | ولكن من خلال عملية بسيطة كالجلوس في الصف نفسه، رأى هؤلاء المحامون أن بقاءنا محتجزين لم يفد مجتمعنا ولم يفدنا بشيء. |
öğüt vererek değil, söyleyerek değil. okuyarak değil, ama zihnini ele alarak | TED | ليس عن طريق الوعظ ، وليس بالقول ، ليس عن طريق القراءة ، ولكن من خلال توجيه الذهن. |
Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek ve barış için birlikte çalışarak bu nefretin üstesinden geldi. | TED | في حساباته الشخصية بسام كان يكره الإسرائيليين ولكن من خلال تعرف على الإسرائيليين وقصصهم والعمل معاً من أجل السلام تغلب على كراهيته. |
Eğer iki katı fiyat ödeyip köprüden geçseydiniz ama bu şerit tamamen hızlı bir şerit olsaydı ne olurdu? | TED | ماذا سيحدث لو اردت حقيقةً ان تدفع ضعف المال لعبور الجسر ولكن من خلال ممر يعتبر ممر سريع؟ |
fakat bu görüntülerin polaroid, vesikalık ya da suçluların yanyana dizilmiş durumları olmasına göre görgü şahidinin ifadesi değişebiliyor. | TED | ولكن من خلال التعرض لتركيب الرسومات ، مادة مستقطبه للضوء ، صورة الوجه والاصطفاف ، شهادات شهود العيان يمكن ان تتغير. |
fakat bunları farkında bile olmadan uyku esnasında yeniden harekete geçirerek daha sabit hale getirip unutma eğilimini azaltabildik gibi görünüyor. | TED | ولكن من خلال إعادة نشاطهم أثناء النوم، وحتى عندما لا نكون بوعينا، يبدو أننا نستطيع أن نجعلهم أكثر استقرارًا وأقل عرضة للنسيان. |
Çocukların değişkenleri kavramakta ne kadar zorlandığını bilirsiniz, fakat bu eğitim yöntemi ile tek seferde öğreniyorlar. | TED | تعرفون مدى الصعوبة التي يواجهها الأطفال مع المتغيرات، ولكن من خلال تعلمها بهذه الطريقة، بوضعها في قالب قائم، لن ينسوا أبداً من هذه التجربة الواحدة ماهو المتغير وكيف يمكن استخدامه. |
Sezgisel gelebilir fakat bu makinaları iş arkadaşımız gibi görme fikrine alışırsak, insanlar daha iyi perfrmans gösterir, daha mutlu olur. | TED | لذلك قد يبدو هذا غير بديهي، ولكن من خلال تبني فكرة أن هذه الآلات هي في الواقع زملاء مهمين، نحن كبشر سنقدم أداء أفضل، وسنكون أسعد. |
"fakat bu gizli güçlerin lanetli kolye ile dirildim." | Open Subtitles | "ولكن من خلال مسبحة الصلاة الملعونة لقوى السحر تلك عدتُ للحياة مرة أخرى". |
"fakat büyülü güçlerin lanetli tespihi sayesinde dirildim." | Open Subtitles | "ولكن من خلال مسبحة الصلاة الملعونة لقوى السحر تلك عدتُ للحياة مرة أخرى". |
Belki mimari, bilim gibi o kadar büyük değil, fakat odak noktasından dünyanın gerçekten ne olduğu düşüncemizi bir Arşimet tarzında geliştirebilir. | TED | الهندسة المعمارية قد لا تكون كبيرة مثل العلم ، ولكن من خلال نقطة الإتصال فإنه يمكن الاستفادة بطريقة أرشميدية ما نفكر به في العالم . |
Bu uzman ama öznel değerlendirmeye karşı, aynı şeyi yapmaya çalışıyoruz ama parmak izi üzerindeki moleküler bileşenleri kullanarak ve bu ikisi birlikte çalışabilir. | TED | بدلًا من الاعتماد على هذا الخبير نستخدم التقييم الموضوعي، نحاول أن نفعل الأمر ذاته، ولكن من خلال التركيب الجزئي للبصمة، يمكننا استخدام الأمرين معًا. |
Enerji yükünün çok ağır bir yük olduğunu biliyorum, ama topluluklar arası ilişkiler ve teknoloji sayesinde bunları aşacak yollara sahibiz. | TED | وأنا أعلم أن أعباء الطاقة تمثل حاجزًا هائلاً للتغلب عليه، ولكن من خلال العلاقات مع المجتمع والتكنولوجيا، لدينا طرق للتغلب عليها. |
ama bu anlam değiş tokuşundan, başka sorunlar ortaya çıkar. | TED | ولكن من خلال هذا التبادل، تنشأ المزيد من التعقيدات. |
Şimdi biz bu kalıpları büyük, çarpıcı veya açık yollarla yinelemiyoruz. ama hayatın gündelik banallığında yineliyoruz. | TED | الآن نحن نعيد إنتاج هذه الأنماط، ليس بطرق كبيرة وجريئة وصريحة، ولكن من خلال تفاهات الحياة اليومية. |
Bir çoğu başkan olabilmek için çok genç yaşta. ama orada sorunları ortaya koyarak, başkanlık yarışını etkiliyorlar. | TED | كثير منهم من أصغر من أن يخوضوا انتخاباتٍ رئاسية. ولكن من خلال عرض القضايا هناك ، هم يؤثرون على السباق الرئاسي. |
ama dinleyin... öykünüze göre, güçlü biri o. | Open Subtitles | ولكن من خلال ما حكيتموه يبدو رجلاً عظيماً |