"ولم يكن لديهم" - Traduction Arabe en Turc

    • yoktu
        
    Tam anlamıyla sevgi dolu hayranlarının üstünde dalgalanan plastik cam bir güvertenin üstündeydi. Yukarıdaki İsa'yı methetmekten başka şansı yoktu. TED كان يقف على سطح زجاجي عائم تمامًا فوق معجبيه المحبين، ولم يكن لديهم أي خيار سوى تمجيد المسيح فوقهم.
    Bunun geleceğini göremediler ve başka şansları da yoktu. TED لم يتوقعوا حدوث ذلك، ولم يكن لديهم حتى خيار.
    1994'te Afrika ülkelerinde borcun GSYH'ye oranı %130'du ve mali olanakları yoktu. TED في عام 1994 نسبة الدين إلى إجمالي الناتج المحلي للدول الأفريقية كان 130 بالمئة ولم يكن لديهم حيز مالي
    çünkü büyükanne onu Batılılardan hep saklamıştı ve aramızdaki görüşmeden de haberleri yoktu. TED لأن الجدة كانت دائما ما تخفيها من الأجانب. ولم يكن لديهم أي فكرة عن هذا الطلب الذي طلبته مني.
    Nükleer program orada yoktu. Tehdit orada yoktu. Open Subtitles ولم يكن لديهم برنامج للمفاعل النووي وبالتالي لا يوجد أي تهديد
    Bombalarının yapımını bizim yardımımız olmadan bitiremezlerdi, bombayı ulaştırmak için yöntemleri yoktu. Open Subtitles كان لديهم القنابل التي لا يستطيعوا أن ينجزوها بدون مساعدتنا ، ولم يكن لديهم وسائل للانقاذ
    Merkezde sürem dolmuştu. Gidecek yerim yoktu. Open Subtitles بلغوا الحد الاقصى من إقامتي في منزل الشفاء، ولم يكن لديهم مكان يضعوني فيه
    Onların hiç bir günahı ve düşmanları yoktu. Open Subtitles لم يرتكبوا أي جرم ولم يكن لديهم أي أعداء.
    Yaşlanan Sovyet liderleri, Rus toplumunun çökmekte olduğunu biliyorlardı ama kimsenin ne yapılcağına dair bir fikri yoktu. Open Subtitles أدرك القادة السوفيت العجائز أن المجتمع الروسي ينهار ولم يكن لديهم أي فكرة عما يمكن إنقاذه
    Takviye çağıracak zamanları yoktu. Open Subtitles ولم يكن لديهم الوقت ليعيدوا التشكيل الجنرالات في تشكيلات
    Çünkü aile büyüklerimin doğduklarından beri bir ev algıları, topluluk algıları, hatta doğdukları günden beri kime düşmanlık duyacaklarına dair algıları mevcuttu ve bunların dışına çok fazla çıkma şansları yoktu. TED لأنه عندما ولد أجدادي، كان، الى حد كبير، احساسهم بالوطن، إحساسهم بالمجتمع، حتى الشعور بالعداوة، محدداً مسبقاً عند ولادتهم، ولم يكن لديهم أي فرصة للتخلص من ذلك.
    Onların direncini zayıflattım ve bu arada bu işin başarılı olabileceğine dair hiçbir inançları yoktu, bana "zamanını boşa harcıyorsun. Kızın hakkında çok üzgünüz." TED ارهقتهم، ولم يكن لديهم أمل في نجاح هذا الدواء، وحاولوا أن يقولوا لي: "أنت تضيع وقتك فحسب
    Binanın görünüşünü değiştirmek istiyorlardı ama hiç paraları yoktu ve dediler ki: "Sana 100.000 dolar verirsek, bununla ne yapabilirsin?" TED هذه هي البناية ولم يكن لديهم المال اللازم وكان عليهم إعادة صبها وقالوا إذا أعطيناك 100،000 دولار ماذا يمكن أن تقدمي لنا
    Çıplaktılar ve suları yoktu. Open Subtitles كانوا عراة ولم يكن لديهم ماء
    Evet bunun için bir boks kampında olmaya gerek yoktu. Open Subtitles اجل ولم يكن لديهم فريق ملاكمه
    Aileleri yoktu. Open Subtitles ولم يكن لديهم أسرة.
    Hiçbir fikirleri yoktu. Open Subtitles ولم يكن لديهم فكرة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus