"وليس ان" - Traduction Arabe en Turc

    • değil
        
    Basım işlerinin genel teorisi dergi satmaktır okusunlar diye para vermek değil. Open Subtitles ان القاعدة العامة فى مجال النشر, هى ان تبيع المجلات وليس ان تدفع للناس لكى يقرأوها
    Senin işin suçluları tespit etmek, onları cezalandırmak değil. Open Subtitles ان وظيفتك هى ان تكشف المجرمين وليس ان تعاقبهم
    Görevim sizi bilgilendirmek, ama sizi bulmak için her hanı aramak değil. Open Subtitles واجبي ان ابلغك وليس ان ابحث عنك في كل الحانات
    Onu serbest bırakma emri verdim, ona bakıcılık yapma emri değil Open Subtitles أوامرى كانت ان تدعونه وشأنه, وليس ان تراقبوه كطفل.
    Senin Pym'den kaçman gerekiyor, bize saldırman değil. Open Subtitles من المفترض ان تركضي من بام وليس ان تهاجمينا
    Sana o telefonu yok et dediydim çöpe atmanı değil. Open Subtitles اخبرتك ان تدمر ذلك الشئ وليس ان ترميه بعيدا
    Herifi evimi onarsın diye tutum. Çocuğumun bakıcısına yatsın diye değil. Open Subtitles انا وظفته كي يصلح منزلي وليس ان يمارس مع مربيتي
    Senin işin bana tıbbi tavsiyelerde bulunmak, erkekler beni dayanılmaz buluyor diye yargılamak değil. Open Subtitles وظيفتكِ أن تعطيني نصائح طبية وليس ان تحكٌمي علي لمجرد ان الرجال يجدونني لا أٌقاوم
    Bu sürüyü bir arada tutmak için sana güveniyorum, parçalamak için değil. Open Subtitles اعتمدت عليك لتساعدني في أبقاء هذا القطيع متماسك وليس ان تمزقه
    Salem sokaklarında uğrak değil ucuz bir balad bazı hayalet gibi. Open Subtitles وليس ان تجوب شوارع سايلم مثل شبح ما فى إحدى القصص الرخيصة
    Sana Polis Wloski'nin ortadan kaybolmasını istediğimi söyledim sergilenmesini değil. Open Subtitles أنا قلت على الشرطي أن يختفي وليس ان يتم وضعه للعرض
    Yanılıyorsam beni düzeltin ama bir geyiğe çarpma anısına sahip olması gerek, uyanıkken görmesi değil. Open Subtitles صحح لي اذا كنت على خطأ ولكن يفترض به ان يكون لديه ذاكرة عن صدم غزال وليس ان يراهم في يقظته
    Fakat geyiğe çarpma anısı olmalı, uyanıkken onları görmesi değil. Open Subtitles ولكن يفترض به ان يكون لديه ذاكرة عن صدم غزال وليس ان يراهم في يقظته
    Ben savaşmak için buradayım. Konuşmak için değil Open Subtitles انا هنا كي اقاتل وليس ان اتحدث
    Senden Peder Merrin'in cin kovma ayinlerini araştırmanı istedim onun yerine geçmeni değil. Open Subtitles طلبت منك التحقيق فى ..... عملية طرد الارواح الخاصة بالأب مارين وليس ان تطأ ذلك بقدمك...
    Şimdi asıl amacımız Artur'a saldırmak değil onu suçlamalara karşi savunmak. Open Subtitles هدفنا الآن ان ندافع عن "آرثر" من تلك التهم، وليس ان نرد الضربة بتهور
    Poseidon, CIA'dan değil artık. Open Subtitles وليس ان تحررهم - لم يعد "بوسايدن" في المخابرات -
    Açlıktan ölmeleri değil. Open Subtitles وليس ان يموتوا من الجوع
    Açlıktan ölmeleri değil. Open Subtitles وليس ان يموتوا من الجوع
    Hastaneye gitmem gerekiyor, morfinlenmem değil. Open Subtitles أريد الذهاب إلي المستشفي (وليس ان يتم تخديري بالـ(مورفين

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus