İşlemlere başladı ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | انه سوف يوقع عليه ، وليس هناك شيء استطيع فعله لاوقفه |
Orada toprak çok kurak, Arikara'ların avlayacağı hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ،الاراضي كلها جافة هناك بالأعلى .وليس هناك شيء تصطاده هنود الحمر |
Bende bir virüs var ve doktorlar ne olduğunu bilmiyorlar ve bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أصبت بفيرس ما، والأطباء لا يعرفون كنهه وليس هناك شيء يمكنهم فعله |
- Mengele! Eğer izin verirseniz, sigorta şirketiyle konuştum ve beni durdurabilmek için söyleyebileceğiniz hiçbir şey yok! | Open Subtitles | لقد تحدثت مع شركة التأمين وليس هناك شيء تفعله لمنعي من القيام بهذا |
Bir adamım dış dünyada sıkışıp kaldı ve bu işin sonunu bulana kadar onun için yapabileceğim hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لدي ضابط معزول عن العالم وليس هناك شيء يمكن ان افعله له حتى أصل لحقائق الأمور |
Babanla olduğu gibi birbirimize bağlı kalırsak, yapamayacağımız hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء لا نستطيع أن نفعله طالما نحن معاً مثلما كنت أنا وأبوك |
Böyle bir kadın var ve istediğini söyleyebilir ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü İftira Kanunu bize karşı. | Open Subtitles | إنها بالخارج هناك يمكنها قول ما تريد وليس هناك شيء يمكنني القيام به لإيقافها لأن قوانين التشهير ضدنا |
Kendimi bir yaratığın beni takip ederek, ödümü kopardığı bir korku filmindeymiş gibi hissediyorum ve yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أشعر وكأنني بفيلم رعب حيث المخلوق يلاحقني بالأرجاء لإخافتي وليس هناك شيء بيدي لأعمله ؟ |
Bundan sonra da seni düşünerek mastürbasyon yapacağım ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وفي وقت لاحق سوف استمني وسوف افكر بكٍ وانا افعلها وليس هناك شيء يمكنك القيام به حيال ذلك |
Bu kalede işe yarar hiçbir şey yok mu? | Open Subtitles | وليس هناك شيء يمكن للمرء أن استخدام هذه قوي؟ |
Sen de bunun olacağını göremedin ve elinden gelen hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وانت لم تتنبئ بحدوث هذا وليس هناك شيء يمكنك فعله حيال هذا الأمر |
En iyisinden öğrendim. Açlıktan ölüyorum ve bu evde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنا أتضورُ جوعًا، وليس هناك شيء للأكل في هذا المنزل |
Seni seviyorum ve senin de beni sevmediğini söyletecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أحبك وليس هناك شيء يمكنك أن تقوليه أو تقول لي أنك لا تحبني أيضا. |
Ve bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء ان يمكنك القيام به لوقف ذلك. |
Benim için çok kıymetlisin, bu dünyada senin için yapamayacağım hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ما يهمني كثيرا أنت، وليس هناك شيء في هذا العالم لم أفعله من أجلك. |
Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء يمكنني القيام به حيال ذلك. |
Ve Red'in bizi buna karşı korumak için yapabileceği hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء ريدينغتون يمكن القيام به لحمايتنا من ذلك. |
Şimdi Trump Tower'dan geçen biri artırılmış gerçeklikte Colin Kaepernick'in diz çöktüğünü görebilir ve yapabilecekleri hiçbir şey yok. | TED | الآن أي شخص يمر بجانب برج ترامب يمكن أن يرى كولين كابيرنيك وهو منحني على رُكبته عن طريق الواقع المعزز، وليس هناك شيء يمكنهم القيام به حيال ذلك. |
İkimizin arasında da hiç bir şey yok... o halde neden hala buradasın? | Open Subtitles | وليس هناك شيء بيننا ايضاً لذا لماذا لاتزال هنا ؟ |
Geçmişinde bunu kimin yapabileceğine dair hiç bir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء في سيرته يُشير لمن فعل ذلك. |
Yapacak bir şey arıyoruz ve hiç bir şey yok. | Open Subtitles | ... نحننتطلعلفعلشيءما وليس هناك شيء لنفعله |