MRI, beyni ya da vücudun herhangi bir yerini görüntüleyebilmek için radyo dalgaları ya da manyetik alanlar kullanıyor. | TED | ان الرنين المغناطيسي يستخدم الحقول المغناطيسية وموجات الراديو لكي يفحص الدماغ .. او اي منطقة من الجسم |
Şimdi, bunu ölçebiliyoruz ve teta ve alfa dalgaları arasındaki göreceli güç farkına bakabiliyoruz. | TED | الآن، يمكن أن نقيس هذا، ويمكننا أن ننظر إلى القوة النسبية بين موجات ثيتا وموجات ألفا. |
Yani bir bakıma, derin uyku ve delta dalgaları aslında biyolojik gençliğin bir nişanıdır. | TED | إذن وبصيغة أخرى، فالنوم العميق وموجات دلتا هي في الحقيقة دليل على الشباب البيولوجي. |
Fırtınaları, hortumları, gelgit dalgalarını aştık. | Open Subtitles | لقد نجونا من العواصف، و الأعاصير وموجات المد والجزر. |
İnsan vücuduna cinsel uyarılma ve orgazm sırasında ne olduğunu, hastalarıma ve kamuoyuna açıklamak için Bayan Dimello'nun vücuduna kablolar takarak nabzını, kalp atış hızını ve beyin dalgalarını gözlemliyorum. | Open Subtitles | لقد وضعت الأسلاك على الآنسة، ديميلو لرصد النبض، ومعدل ضربات القلب، وموجات المخ لإلقاء الضوء على مرضاي وللمجتمع بشكل عام ما يحدث للجسم أثناء الجنس ،التحفيز، والنشوة |
Fakat sizin gibi komik hayalciler "dinozorlar ve evrimle" "ilgili bir geçmişten" ve motorlu araçlarla radyo dalgaları ve uçan makinelerle dolu bir gelecekten söz ediyorlar. | Open Subtitles | والتطور وعلى مستقبل مليء بالعرباتِ الميكانيكيه وموجات الراديو |
FM radyo dalgaları düz hatta ilerler, yüksek tepeleri aşamazlar. AM'i dene. | Open Subtitles | أننا وسط التلال وموجات الراديو الطويله لاتصل حاول صباحا |
Uydu sinyalleri, kablosuz ağ, radyo dalgaları. | Open Subtitles | اشارات الأقمار الصناعية وموجات الراديو والواي فاي |
"Hem savaş alanında, hem de bitkin denizin dalgaları arasında her zaman birlikte yaptıkları ve başlarından geçenlerin düşüncesiyle." | Open Subtitles | "بينما تفكر بكل ما قاما به سوياً" "وكل ما مرا به" "كلاً منهما في ساحات الوغى وموجات البحار العاتية" |
Hepimiz MRI cihazlarını duymuşuzdur. MRI cihazları manyetik alanlar ve radyo dalgaları kullanır ve sizin beyninizin, dizinizin veya midenizin siyah beyaz anlık görüntülerini çeker. | TED | سمعنا جميعاً بالتصوير بالرنين المغناطيسي. يُستخدم فيه مجال مغناطيسي وموجات إشعاعية تقوم بالتقاط صورة لدماغك أو ركبتك أو معدتك، صور لا لونيّة يتم تجميدها في الوقت المناسب. |
Şu an radyo dalgaları, mikrodalgalar, X-ray ışınları ve gama ışınları vücudunuzdan geçiyor ve sizin bundan hiç haberiniz olmuyor; çünkü bunları görmek için gereken biyolojik alıcılarla doğmadınız. | TED | مثلًا لديكم، موجات دقيقة وموجات الراديو والأشعة السينية وأشعة غاما تعبر أجسامكم الآن، وأنتم قطعًا لا تدركون وجودها، لأنكم لستم مجهزين بالمستقبلات الحيوية المناسبة حتى تستطيعوا التقاطها. |
Ve gelecekte motorlu araçlar, radyo dalgaları ve uçan makineler olacağı. | Open Subtitles | وعلى مستقبل مليىء بالعربات الميكانيكيه وموجات الراديو، والمكائن الطائرة! |
Maddenin de dalgaları vardır -- ya da su dalgaları. | Open Subtitles | الموجات الصوتية وموجات الضوء. --دائما المادة لها موجات أو موجات الماء. |
Isı dalgaları güçlenir. | TED | وموجات الحر تزداد قوة. |
Enerjiyi görüp onu manipüle edebildiğim, hepsini yerçekimini, radyo dalgalarını ve elektrik yükünü görebildiğim gibi. | Open Subtitles | انها مثل أن أستطيع رؤية الطاقه التلاعب بها، كل تلك - الجاذبية، وموجات الراديو، والشحنات الكهربائية |