Asıl katille Aynı bıçağı ve yöntemi kullanan bir taklitçi. | Open Subtitles | تقليد لجريمة قتل بإستعمال نفس السكين ونفس طريقة القاتل الأصلي. |
Birkaç velet kameramızı bulmuş, Aynı veletler ayak izlerini bırakmış. | Open Subtitles | من الأطفال وجدت الكاميرا ، ونفس الشيء الذي ترك بصمات. |
Aynı mikroskoplar, Aynı ölü kurbağalar insanları parçalara ayırmak için Aynı anlaşılmaz dürtü. | Open Subtitles | نفس الهوس بالميكروسكوب، والضفادع الميتة ونفس الرغبة الملحة، ولكن المنطقية لتجزئة الجسد البشريّ |
Ama Aynı iblis bizi cehenneme götürüp onu bulmamızı sağladı. | Open Subtitles | ونفس الشيطان ذلك أخذنا إلى الجحيم و أرجعنا لنعثر عليه |
Mesela aynısı, örneğin Tetris, asıl olan, Sovyetlerin yaptığı. | TED | ونفس الشيء مع، على سبيل المثال، تتريس، النسخة الأصلية، واحد الاتحاد السوفياتي. |
Onda Aynı kara büyünün ve kötülük için potansiyelin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انهُ كانَ لديهِ نفس السحر المظلم ونفس الإنتماء إلى الشر |
Birini tehlikeli madde kıyafetiyle görürlerse de Aynı şey olur. | Open Subtitles | ونفس الشيئ ينطبق إن رأوا شخصا يرتدي بذلة للمواد الخطرة. |
Tamam ama Aynı motosikleti istiyorum, Aynı renk, ve Aynı adam getirmeli. | Open Subtitles | جيد، لكني أريد نفس الدراجة بنفس اللون ونفس الرجل الذي جلبها لك |
Aynı şekilde ve boyutta. Ne diyorsun, babası mı yapmıştır? | Open Subtitles | نفس الشكل ونفس الحجم، ماذا كان يعمل الوالد كما قُلتي؟ |
İki gün önce, bir adam Aynı isimde, Aynı yaşta Hudson üniversite hastanesine benzer belirtilerle gelmiş ancak o vefat etmiş. | Open Subtitles | لقد عاينوا من يومين رجل رجل بنفس الأسم , نفس العمر ونفس الأعراض في مستشفى جامعة هدسون، أعراض مشابهة، لكنه توفي |
- Dünküyle Aynı. Ortaya çıktığı diğer seferle de Aynı. | Open Subtitles | نفس الوقت كالبارحة، ونفس الوقت مثل آخر مرة ظهر فيها. |
Bu yüzden Aynı özeni, Aynı tekniği daha süslü tabak hazırlayacağınıza hamburger hazırlamak için harcayabilirsiniz. | TED | لذلك يمكنك الانعام عليهم جميعا بنفس العناية ونفس التقنية, على الهمبرجر بنفس القدر كم هو الحال على اي طبق فاخر اخر. |
Yapabileceklerini yapan insanlar vardı, Aynı anda, tek amaçla, kimin izlediği umurlarında olmadan, bunun gerçekleşmesini sağladı. | TED | كما ترون، كان الناس يفعلون كل ما بوسعهم، في نفس الزمن ونفس التفكير، بدون الاهتمام بمن يتابع، هذا ما جعل الأمر يحدث. |
Aynı melodiyi, Çin'de bir çocuğa ve Güney Afrika'da başka bir çocuğa çalabilirsiniz. | TED | يمكنك أن تعزف لحنًا لطفل من الصين ونفس اللحن لطفل آخر من جنوب أفريقيا. |
Aynı bilgi, Aynı sayıda seçenek. | TED | انها نفس المعلومات ونفس العدد من الاختيارات |
Aslında, bizim tarifimiz; genlerimiz tam olarak Aynı kod ve yazılış biçiminde. | TED | في الحقيقة إن خليطنا، أي جيناتنا، هو نفسه ذلك الترميز ونفس أسلوب الكتابة ذاك. |
Bu istasyon da metro istasyonuyla Aynı özelliğe Aynı konfora sahiptir. | TED | تتمتع المحطة بالراحة ونفس المواصفات التي لمحطات مترو الانفاق |
Aynı pamuklu kumaştan, Aynı balondan, Aynı iç basınçtan yapılmış olacak. | TED | حيث انه سوف يصنع من نفس القماش القطني, ونفس البالون,ونفس الضغط الداخلي. |
Patateste 48 kromozom var, bu gorillerle Aynı ve insanlardakinden iki fazla. | TED | البطاطا تحوي 48 كروموزوم وهي أكثر باثنين من الموجودة عند البشر, ونفس عددها عند الغوريلا.. |
Aynısı: Geleceğin biçimini kavradı, neden sonra gerçekleşitirilse bile. | TED | ونفس الشئ : لقد فهم شكل المستقبل ومع ذلك كان شيئاً سينفذه أشخاص آخرون في زمن لاحق. |
Ve Aynı şey mutlak kriz durumundaki insanlar için de geçerli. | TED | ونفس الشئ صحيح للناس الذين هم في كارثة مطلقة. |