bunun anlamı ise, nadir şeyler bile muhtemelen çok sayıda olabilir. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه حتى الأشياء النادرة ربما تتواجد هناك بأعدادٍ كبيرة |
bunun anlamı, dünyadaki bilginin yarısının örüntüleri görmek üzere biraraya getirilmesinin mümkün hâle gelmesidir, ki bu tamamıyla yeni bir şey. | TED | وهذا يعني أنه أصبح من الممكن وضع نصف المعرفة في العالم معا من أجل أن نرى الأنماط، شيء جديد كليًا. |
Bu da demektir ki uzaydan yaklaşık 650 km zum yapabilir ve tabletlerinizi görebilirsiniz. | TED | وهذا يعني أنه يمكنك تكبير من 400 كيلومتر في الفضاء ورؤية جهازك اللوحي. |
Bu da demektir ki, fazladan iki atım var. İyi atlar. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لدى اثنين من الخيول الاضافية خيول جيدة |
Bu da demek oluyor ki başlarını 270 derece döndürebilir ve çevrelerine göz atabilirler, hem de vücutlarını oynatma zahmetine hiç girmeden. | TED | وهذا يعني أنه بإمكانهم لف رؤسهم 270 درجة والرعى حولهم دون أن يضايقهم الجهد المبذول فى تحريك جسدهم |
Çevre son derece acımasızdı, etrafta hiç çiçekli bitki yoktu, Bu da demek oluyor ki hiç çim mevcut değildi. | TED | كانت البيئة حينها جافة جدًا، ولم تكن حينئذ أية نباتات مزهرة، وهذا يعني أنه لم يكن هناك عشب البتة. |
Artık bebeklere öğretilmiyor, ve bu, gerçekten bir şeyler değişmediği sürece, bu dillerin öldüğü anlamına geliyor. | TED | ولا يتم تعليمهم إلى الأطفال الرضع وهذا يعني أنه ما لم يحدث تغيير فقد ماتوا بالفعل |
bu demek oluyor ki birçok şeyi durdurduğu için, ekonominin bu alana yönelmesini sağlayamıyorsunuz. | TED | وهذا يعني أنه لا يمكنك الحصول على الكثير من الاقتصاديات في هذه المجالات بسبب احتوائها على العديد من التعقيدات |
bunun anlamı, eğer ayın böceği takvimimiz olsaydı, aynı türe gelmemiz 80.000 yıldan fazla sürerdi. | TED | وهذا يعني أنه يمكننا عمل تقويم به حشرة لكل شهر دون تكرار أي نوع منها لأكثر من 80,000 سنة. |
bunun anlamı şu, onun ışığını engelleyen şey her ne ise, dünyamızdan 1.000 kat daha fazla alan kaplıyor. | TED | وهذا يعني أنه مهما كان ما يحجُب ضوء النجم لديه رقعة أكثر 1،000 مرة من رقعة كوكب الأرض. |
bunun anlamı artık senin istediğinin olacak olması bu sayede o süslü ipekli şeyi takmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه عليكِ أن تعيري اهتماكِ لما هو أهم وترتدي ذلك الثوب الذي أردت ارتداءه أصلاً |
Ki bunun anlamı, fazlasıyla artık hücresel enerjim var. Bunun için. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لدي طاقة خليوية متبقية تكفي لفعل هذا |
bunun anlamı hava kadar hafif bir şeyin bile geçemeyeceği. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه حتى الهواء لا يمكنه العبور منها |
Groff Teknoloji gelecek sene milyar dolarlık iş yapacak bunun anlamı senin şirketine de iş çıkacağı. | Open Subtitles | لتكنولوجيا سوف تحصل على بليون دولار السنة القادمة وهذا يعني أنه هناك المزيد من الأعمال في سجلك مهني |
Evet, ama ben yerini öğrendim, Bu da demektir ki o da biliyor. | Open Subtitles | نعم ، ولكني أعرفه الآن وهذا يعني أنه يعرفه ،أيضاً |
Bu da demektir ki nereye gittiğini bilme şansımız yok. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لافرصة لنا لاكتشاف أين ذهب |
Bu da demektir ki şalteri indirmeden o odayı bir kez terk edip bu iki odadan birini yok ettikten sonra oraya geri dönebilirsiniz. | TED | وهذا يعني أنه بإمكانكم مغادرتها لمرة ودون الحاجة لتشغيل نظام التدمير الذاتي والعودة إليها حال تدميركم لإحدى هاتين الغرفتين. |
Bu da demektir ki yedi yıl sonra bu kişi artık buradaki değildir. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه بعد سبع سنوات ...هذا الشخص لن يعود كهذا |
Bu da demek oluyor ki, meşhur dalışını yaptığı yere gidiyoruz. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه علينا التوجه إلى مكانه المفضل |
Bu da demek oluyor ki ben gittiğimden beri teslim edilmemiş. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لم يتم تحريكها منذ غادرت البارحة |
Bu da demek oluyor ki Kriptoniti geçen gece almış olmalı. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه يجب أن يكون حصلت وكريبتونيت الليلة الماضية. |
Bu da demek oluyor ki, ilaçlarını almak zorundasın. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه يجب عليك أخذ الدواء |
Bu da elinde hiçbir delil olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لنحاية الدليل، فأنت لا تملك شيئاً. |
bu demek oluyor ki 10 milyarlık depozitin, | Open Subtitles | وهذا يعني أنه مع وديعة قدرها 10 بليون دولار, |