"وهو في" - Traduction Arabe en Turc

    • 'da
        
    • yaşındayken
        
    • Şu an
        
    • yaşında
        
    Nasıl oluyor da, ilk senesinin yarısında birisi bunu bilebiliyor? Open Subtitles كيف لشخص ما ان يعرف ذلك وهو في منتصف الدراسة
    Marty... kilisedeymiş, vaiz hâlâ oraya gitmemiş... yardımcılarımda da bir şey yok. Open Subtitles ومن مارتي. وهو في الكنيسة. لا يزال في واعظ لم يكن هناك.
    Ömrünün çoğunda alkolizm, depresyon, morfin bağımlılığıyla mücadele etti ve hayata sadece 34 yaşındayken veda etti. TED عاش معظم حياته يحارب الإدمان، الاكتئاب و إدمان المورفين، وهذه الحياة انتهت وهو في عمر الرابعة والثلاثين.
    Kenar mahallede doğmuş, dokuz yaşındayken annesi ölmüş. Open Subtitles تعرفون، وُلِد في حيّ شعبي فقير أمه ماتت وهو في التاسعة.
    Bir avukat tuttum. Ve Şu an yolda. Open Subtitles لقد قمت بتوكيل محامي وهو في طريقه الى هنا
    Şu an burada, Tayland Büyükelçiliği'nde. Open Subtitles وهو في لوس أنجليس. ، في السفارةِ التايلانديةِ.
    Tarihteki en iyi yönetici danışmanlarından birisi olan Peter Drucker Birkaç yıl önce 96 yaşında öldü. TED بيتر دروكر، أحد أكبر المستشارين الإداريين في التاريخ، مات منذ سنوات قليلة وهو في سن السادسة والتسعين.
    82 yaşında ve neredeyse hiç uyumadı. TED وهو في الثانية والثمانين من عمره، وبالكاد نام.
    Bu da onun hala sehirde bir yerlerde oldugu anlamina geliyor. Open Subtitles هذا يعني انه لم يغادر، وهو في مكان ما في المدينه
    ki bunu yaptım da ve söylemeye gerek yok belki ama bu fakültede pek sevilmeme yol açmadı tabi. TED وهو في الحقيقة ما فعلته، ولا حاجة للقول أنه لم يلق إعجاب الجامعة.
    Her kabı kullandığında temizliyor, ki bu yapmaya can attığım bir şey değil ve onun hayatını da en az benimki kadar kolaylaştırıyor. TED في كل مرة يستخدم قطي الصندوق، يقوم بتنظيفه، وهو شيء لا أنوي القيام به، وهو في الحقيقة يجعل حياته أفضل، وحياتي أيضًا.
    Siz bir uca oturmuşsunuz, o da öteki uca, bunu çok tuhaf bulmuş... çünkü masa çok uzunmuş. Open Subtitles يتذكر بصفة خاصة أنك جلست في أحد أطراف المائدة وهو في الطرف الآخر .. ووجد ذلك غير عادي لأن المائدة كانت طويلة جداً
    10 yaşındayken çocuk mahkemesinde: Öğretmene taş atmış. Open Subtitles وهو في العاشرة، كان في دار للأحداث حيث رمى معلماً بحجر.
    O daha 5 yaşındayken çocuğa etek pantolon giydirdin diye böyle! Open Subtitles تلك السراويل النسائية التي جعلته يلبسها وهو في الخامسة
    40 yaşındayken bir gün uyandı, hayatına anlam kazandıran iki kızı vardı. Open Subtitles ويوما ما استيقظ وهو في الأربعين من عمره مع ابنتين أضاءتا له الحياة وفجأة بدأ يذهب لمشاهدة عدد لا متناهي من المسرحيات
    Bakın, Bay Rivers, oğlum 12 yaşındayken öldü. Open Subtitles اسمعني يا أستاذ ريفرز ابني مات وهو في سن الثانية عشر
    Porter ile konuşmadığını biliyorum çünkü ben konuştum ve Şu an yolda. Open Subtitles أعلم أنك لم تحادث بورتر لأنني فعلت وهو في طريقة إلينا
    O adam her kimse birinin babası ve Şu an elinde bir plastik patlayıcıyla dışarıda bir yerlerde. Open Subtitles بغض النظر عن من يكون إنه والد أحد الأولاد وهو في الخارج الآن وبحوزته نصف مكعب من المتفجرات البلاستيكية
    Şu an, Kaliforniya'daki babamı düşündüğünde hâlâ onu seviyor musun? Open Subtitles عندما تفكر بأبي الان وهو في كاليفورنيا هل مازلت تحبه ؟
    On dört yaşında vaiz olarak çalışmaya başladı. TED والتحق وهو في الرابعة عشرة بالكنيسة وأصبح قسيساً بها.
    Her neyse, 90 yaşında hâlâ genç olan yaşlı adamın efsanesi, olgunluk çağında ölmesi çamurlarıyla Vallauris'e yığılması. Open Subtitles على كل حال، أسطورة الرجل العجوز ما زال صغيرا وهو في عمر التسعين يموت في عزه، مع كل لوحاته السيئة متكدسة في فالاوريس.
    İrlandalı olan babam 11 yaşında çalışmaya başlamış. Open Subtitles أبي، الذي كان آيرلندياً سافر للعمل وهو في الحادية عشر من عمره

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus