"ووضعها" - Traduction Arabe en Turc

    • koydu
        
    • alıp
        
    • onları
        
    • ve onu
        
    • koymak
        
    • veriyi
        
    Amerika'nın ortasına koydu, bu yüzden bu kitap özel gözüküyor. Open Subtitles ووضعها في فناء أمريكا الخلفي، ذلك ما يجعل الكتاب خاصّ جدا.
    ve Adam ozonu deldi, ve o, Amazon'ları yakıyor, ve Shamu'yu kaçırdı ve onu bir klorine tankına koydu. Open Subtitles وقد خرّب الرجل الأوزون وحترق الأمازون وإختطف شامو ووضعها في دبابة الكلور
    Babam sikkeyi alıp montunun fermuarlı göğüs cebine koyup fermuarı kapatmış. Open Subtitles إلتقط أبي العمله ووضعها في جيب صدره في الجاكت وقفل السوسته
    Kurutulmuş yiyecek atıklarını alıp, solucanlara "İşte size akşam yemeği." TED وحاولت أخذ مخلفات الطعام المجفف، ووضعها للدود، قائلاً، "تفضلوا، العشاء."
    Bu kaset çözümlerini mühürledi ve onları benim gibi birisinin böyle bir şey yapmasını önlemek için koruyucu talimat altına aldı. TED ختم النصوص ووضعها بموجب أمر وقائي في محاولة لمنع أي شخص مثلي من فعل شيئ كهذا
    Bu hiç güneşe çıkmamış kayayı aldım, ve onu bir fotografik plakanın üzerine yerleştirdim. Open Subtitles أخذت هذه الصخرة، التي لم تتعرض للشمس ووضعها على لوحة فوتوغرافية.
    Sonraki aşama ise bu hammadeyi alıp bir aracın içine koymak, fiziksel olarak bir duvarı kapatıyorsunuz, döküm kalıbı gibi, hangi şekile girmesini isterseniz. TED التّالي هو أخذ الموادّ الأوليّة، ووضعها في آلة، ووضعها في وعاء، قالب، أيا كان الشكل الذي تريد الحصول عليه.
    Sonra kabukları alıp, nazik bir şekilde yere koydu. Open Subtitles وبعدها أخذ أصدافه ووضعها على الأرض بكل لطف
    Kontrol ediyor. O taşı çaldı ve daha sonra bir şekilde oraya koydu. Her şeyi planladı. Open Subtitles لقد أمسك بالسيف أثناء العرض الخاص كان يمكنه نزع الأحجار ووضعها هنا.
    Hazırladığı çantaları ön kapıya koymuştu ve onları aldı, arabasının bagajına koydu ve gitti. Open Subtitles وقد حزم حقائبه ووضعها جانب الباب الأمامي، ثم إلتقطها ووضعها بصندوق سيّارته وقاد بعيداً.
    Tek düşündüğüm, belki de Billy iyice uçmak istedi ve onu içine Billy koydu. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي أفكر أنه ربما يريد بيلي عالية أكبر، ووضعها في هناك.
    Demek başka yerde vuruldu katil öldüğünü düşünüp onu bagaja koydu. Open Subtitles إذن أرديت في مكان آخر، وظنّ القاتل أنّها كانت ميّتة، ووضعها بصندوق السيّارة.
    Konuşurken elimi aldı ve o koca aletinin üstüne koydu. Open Subtitles وفي مرحلة، قام بإمساك يدي ووضعها فوق قضيبه الضخم.
    Gidip insan düşüncesini alıp aynen bir makineye yerleştiremiyorsunuz. TED من غير الممكن أن نقلد طريقة تفكير الإنسان ووضعها في الالات.
    Bu işlemde bşr hayvandan bir gen alıp onu başka bir hayvana yerleştiriyorsunuz. TED انها تعني اخذ جين من احد الحيوانات ووضعها في حيوان آخر
    Yada bu veriyi alıp organik bir şekle sokarak ekrana yansıtırsam ne olur? Sağdaki şekil TED أو ماذا لو كان بإمكاني أخذ تلك المعلومة ووضعها في شكل عضوي هناك على الشاشة؟ الشكل على اليمين هناك
    onları çıkardık, geri koyduk ve ölçümlerimize ne olduğuna baktık. TED لذلك قمنا بسحبها، ووضعها مرة أخرى وقارنا ما يحدث في عملية القياس لدينا.
    onları kutulara koyup, kargolayıp, başka bir ülkedeki başka bir dairede bulunan başka bir odaya tekrar yerleştirmemiz gerek. Open Subtitles نضعها في صناديق ونشحنها ووضعها في غرفة اخرى في شقة اخرى في بلد اخر
    Boyayı karıştırıp tuvale koymak mı yoksa bir fikir üretmek mi ne kadar sürüyor? Open Subtitles قُل كم يستغرق منيّ مزج الألوان ووضعها على اللوحة أو كم تستغرق لأخذ الفكرة وتطويرها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus