"ويعاني" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    • acı
        
    Adamda klinik seviyede narsisizm, paranoya ve kurtarıcı sanrısı var. - Kabul ediyorum. Open Subtitles أعني أنه لديه, نرجسية سريرية ويعاني من جنون الشك والأضطهاد ومن أوهام العظمة
    Fakat yakın zamanda ölene kadar sinir hastalıklarına ve ciddi iskelet sistemi bozukluklarına katlanmak zorunda kaldı. TED منذ ذلك ألحين‏ توفي، ولكن كان متخلف عقليا ويعاني من تشوهات عظمية الشديدة.
    O hastanede ve akıl sağlığı yetersiz bir durumdayken buna izin vermem. Open Subtitles وبالتالي لن أسمح لك بذلك وهو في . المستشفي ويعاني من القصور العقلي
    Bu adamın kişiliği değişti, yaşı ilerledi, ve kalbiyle ilgili sorunlar var, ve mahkümiyetini sonuna kadar gerçekleştiremeyebilir. Open Subtitles و هو في سنّ متقدم، ويعاني من مرضٍ قلبيّ مشتدّ و قد لا يتمكّن من قضاء كامل فترة عقوبته
    Köprüler başarısız olduğunda veya savaş hâlinde yıkıldığında da topluluklar zorluk çekiyor, gelişim duraksıyor, insanlar acı cekiyor. TED وعندما تسقط الجسور، أو يتم تدميرها خلال صراع، تكافح المجتمعات، وتنحسر التنمية، ويعاني الناس.
    Öldürülen, acı çeken ve yardıma muhtaç olan yalnızca benim halkımdı. Open Subtitles إنه شعبي فقط الذي يُقتل ويعاني وهو من يحتاج العناية
    Adrian'da bipolar bozukluk* var, kuruntulu ve paranoyak. Open Subtitles أدريان لديه إنفصام بالشخصية ويعاني من الوهم وكثرة الظنون
    ve hayatı boyunca beni hapishaneye attıran delil olduğunu bilerek yaşamasını istemiyorum. Open Subtitles وانا لن اسمح له بان يعيش في الحياة ويعاني من انه كان الدليل الذي ادخلني السجن
    Baba sert bir adamdır; homofobik, vicdansız ve çok nüfuzlu biri. Open Subtitles الأب رجل قاسي ويعاني من عقدّة المثليّين ومعدوم الضمير وذو نفوذ قوي جداً
    Buradan ayrılamaz. Zaten hasta. Yaşlı ve astımı var. Open Subtitles لا يستطيع الذهاب ، إنه مريض إنه كبير ويعاني من الربو
    Şimdi halkın hizmetleri kısıtlanırken vatandaş acı çekerken, ve bir acil durum yöneticisi yüksek meblağ ile göreve çağırılırken ortadan kayboluyorlar. Open Subtitles الآن هم بعيدون , بينما تقطع الخدمات العامة ويعاني المواطنين , ومدير الطوارئ مكلف بمرتب بستة خانات
    Çok yorulmuş. Ayrıca eksik beslenmiş ve susuz kalmış. Open Subtitles الرجل مجهد ويعاني أيضاً من قلة التغذية والجفاف
    Ayrıca ilaç kullanıyordu, güçlükle konuşabiliyordu ve çok fazla acı çekiyordu. Open Subtitles كان يتلقّى علاجًا وبالكاد يستطيع الكلام ويعاني من آلام كثيرة
    Müvekkilimiz, genç, salak ve aynı zamanda ergen beyin hastalığına sahip. Open Subtitles عميلنا صغير بالسن ومغفل, ويعاني من تفكير صغار السن
    Geceleri yatağımda yarı uyanık uzandığımı hatırlıyorum, oğlumun nefes alışını dinlediğimi. O zaman daha küçüktü ve astımı vardı. Sonra biraz büyüdüğünde o gelecek diye kulağım bahçe kapısında olurdu, sesini duyunca sağ salim geldi derdim. TED أتذكر حين كنت أغفو في الليل بينما أستمعُ لتنفّس ابني عندما كان يافعًا ويعاني من الربو، ثم عندما صار مُراهقًا، كنت أتحسس دخوله من باب المنزل، لأعلم أنه أصبح بأمان.
    Derslere gitmemeye başlıyor ziyarete gelen arkadaşları keyifsiz ve ateşli olduğunu fark ediyor, kalp çarpıntısı ve vücudunda tuhaf benekler var. TED انقطع عن حضور المحاضرات، جاء أصدقاؤه لزيارته فوجدوه مكتئبًا ومصابًا بالحُمى ويعاني من خفقان القلب، بالإضافة إلى قرحة غريبة منتشرة في جسمه.
    Kyle Hendricks, 22 yaşında, Çavuş Gordon Mackenzie tarafından reddedilmiş, 11 Ağustos 2002'de, Rockville yeni asker merkezinde. Kişilik profili değerlendirmesinden kalmış. Sosyopat eğilimler ve asosyal davranışlar yüzünden. Open Subtitles كايلي هندريك العمر 22 مرفوض من قبل الرقيب جوردون مكنزي في 11 من اغسطس 2002 من مكتب روكفالي للتجنيد فشل في امتحان الشخصية منطوي على نفسه ليس اجتماعي ويعاني من ازمة اجتماعية ونفسية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus