O da sana yalan söylemediğini, senin yanlış hatırladığını söyledi. | Open Subtitles | و قالَ إنه لم يكذب لكنكِ أخطأتِ التذكر , صحيح؟ |
Bir hafta ara vereceğimizi söyledi. | Open Subtitles | حَصلَ كيني عليه و قالَ هو يَسْحبُ نا لمدّة إسبوع. |
Çinlilerden birisi gelip onu tehdit ettiğini söyledi. | Open Subtitles | أحدُ الصينيين أتاني و قالَ أنكَ هَدَّدتَه |
Benim zaten lanetlenmiş olduğumu söyledi. | Open Subtitles | و قالَ بأنّي لُعِنتُ وانقضى الأمر |
Ben de "Bayan Sally'nin Okul Bahçesi"ni çektikleri stüdyoyu aradım, ve nazik bir bey, bütün gündür gelmediğini söyledi. | Open Subtitles | لِذا اتصلتُ بالاستوديو الذي يُصورونَ فيه برنامَج الآنسَة (سالي) و قالَ رجلٌ لطيفٌ جِداً أنهُم لَم يروها طوالَ اليوم |
Seni görmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | و قالَ إنهُ يُريدُ أن يُلقي نظرةً عليك |
Beyaz birisinin diş etlerini kullandığını söyledi. | Open Subtitles | و قالَ أنهُ وضعَ لُثة رجلٍ أبيض في فمي |
Schillinger'la konuştum. Doğru olanları söyledi. | Open Subtitles | لقد تحدّثتُ معَ (شيلينغَر)، و قالَ لي ما أُريدُ أن أسمعَه |
Zelman'la bunu mahkemeye taşıyıp mücadele etsek diye konuştuğumda, kazanamayacağımız söyledi. | Open Subtitles | تكلمتُ معَ (زيلمان) لترى إن كانَ بإمكاننا اللجوء إلى المحكمة و مُقاومة ذلك، و قالَ أننا لن نربحَ بذلك |
İniş yaptıktan hemen sonra bir tür helikopter grubu bize doğru gelmeye başladı ve baban da onların yardım için gelmediklerini ve seni bulmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | الطائرات من نوعٍ ما بالقدوم {\pos(190,210)}و قالَ أنّها ليست هنا لمساعدتنا و كنتُ بحاجةٍ لإيجادكِ، لذا هربتُ و حسب |
Öyle korkunç şeyler söyledi ki, şok edici şeyler... kilise ve İsa hakkında. | Open Subtitles | و قالَ أشياءَ رهيبَة أشياء تصدُم... حولَ الكنيسة، و حولَ (يسوع) |