| Onları hatıra olarak alıyor ve kendi üzerine uygun diktiriyor. | Open Subtitles | انه يأخذهم كتذكارات و يعدلهم لتناسب جسده |
| Onları şehir merkezinden alıyor, ikinci bir mekana götürüp öldürüyor ve cesetten mümkün olduğunca çabuk kurtuluyor. | Open Subtitles | يأخذهم لموقع ثانوي يقتلهن و يتخلص من الجثث بأسرع ما يمكن |
| Babam, onları uzaktaki uçuş pistlerine götürür, oradan alır ve onlara malzeme getirirdi. | Open Subtitles | كان أبي يأخذهم ذهاباً وإياباً في الطائرة من المهابط البعيدة ويجلب لهم التجهيزات |
| Ruhları nasıl geriye götürüyor? | Open Subtitles | ليحفظهم من أن يأخذهم الشيطان لنفسه. كيف أعاد هذه الأرواح؟ |
| Babalarının Pazar günü geleceğini ve onları alıp gezmeye götüreceğini söylediğini anlattı. | TED | فقالت لي .. انه كان يعدهم ان يأتي يوم الاحد لكي يأخذهم من أجل نزهة سير |
| Sanırım çok ciddiye almadı. | Open Subtitles | أعتقد بأنه لم يأخذهم بجدية كبيرة |
| Karımın erkek arkadaşı alıyor sanmıştım. | Open Subtitles | لقد تصورت أن صديق زوجتى كان يأخذهم |
| Karımın erkek arkadaşı alıyor sanmıştım. | Open Subtitles | لقد تصورت أن صديق زوجتى كان يأخذهم |
| Asıl soru, onları kim alıyor ve ne için? | Open Subtitles | إذاً السؤال هو من يأخذهم ولماذا |
| o bir kız hazırlanması zaman alıyor | Open Subtitles | -إنها فتاة يأخذهم وقت للإستعداد |
| Maryland masam onları ciddiye alıyor. | Open Subtitles | مكتبنا في (ميريلاند) يأخذهم على محمل الجد |
| Bilirsin, bir faşist bir kadına asla para ödemez, onu direk alır. | Open Subtitles | يالها من إمرأة الفاشيون لايدفعون للنساء, بل يأخذهم |
| Adamın teki alır... | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكن لأى شخص أن يأخذهم مثل أى شئ آخر |
| En yakın arkadaşı bunları alır, onu ziyaret ederdi. | Open Subtitles | صديقها المفضل يجب أن يأخذهم ويذهب لزيارتها |
| Cesari, milyarlık devlet tahvillerini güvenli bir çantaya dolduruyor ve San Marino Cumhuriyeti'ndeki tahvilleri nakite çeviren bir bankaya götürüyor. | Open Subtitles | تشيزاري يملأ خزينة بسندات حكومية تعادل البليارات و يأخذهم إلى بنك في جمهورية سان مارينو |
| Çıkıp grupları kontrol ediyor ve onlarla sözleşme imzalıyor ve bizi harika yerlere götürüyor. | Open Subtitles | أنه يكتشف الفرق ثم يجعلهم يوقعون لشركته ثم يأخذهم الى هذه الأماكن الرائعة |
| ...ve tabi ki beni de o muhteşem yerlere götürüyor.. | Open Subtitles | ثم يأخذهم الى هذه الأماكن الرائعة |
| Yani diyorsun ki adamın biri bu müşterileri alıp onları Graff'e satabilir mi? | Open Subtitles | وأنت تقول ان رجلا يمكن أن يأخذهم ويبيعهم لجراف ؟ |
| Harvey Korman/Tim Conway şovunu hala kimse almadı. | Open Subtitles | ـ(هارفي كورمان) / معرض ـ(تيم كونواي)ـ لم يأخذهم احد |
| Onları esenliğe götürdüğünü sanıyor. | Open Subtitles | إنه يعتقد إنه يأخذهم إلى الأمان |
| Vezne penceresinin arkasına götürebilirdi. | Open Subtitles | كان من الممكن ان يأخذهم خلف شباك امين الصندوق |