| Simon! Onu götürüyorlar. | Open Subtitles | سايمون ، إنهم يأخذونه بعيدا ما الذي يحدث؟ |
| Öldürdüğünüz adamı nereye götürüyorlar? | Open Subtitles | هذا الرجل الذى قتلته , الى أين يأخذونه ؟ |
| Bu çok içten bir özür, ve onlar da bunu ciddiye alıyorlar. | TED | و إنه لإعتذار صريح، و هم يأخذونه بجدية كبيرة. |
| Zengin ve yaşlı bir hanım yeni bir deri istiyor, ya da bir organ lazım oluyor, bunları sizden alıyorlar. | Open Subtitles | أو هناك من مرض و يحتاج لعضو جديد يأخذونه منكم |
| Aşağısı için aldıkları kira sudan ucuz. | Open Subtitles | الإيجار الذي يأخذونه لهذا المكان السفلي رخيص رخص التراب |
| Onu almalarına izin vermeyeceğim. İşte buna sahibiz. Bu şey her neyse gittikçe yaklaşıyor. | Open Subtitles | أنا لَن أتركهم يأخذونه ذلك ما لدينا مهما كان ذلك الشيء، انه يقترب أكثر |
| Onu götürmelerine izin verme. Buna izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا تدعهم يأخذونه لا يمكننا السماح لهم بأخذه |
| -Almanlara bırakalım, ilgilenirler. -Hastaneye götürürler. | Open Subtitles | نتركه هنا للالمان سوف يأخذونه للمستشفى |
| Çok şükür ki, onu ayrı yere götürüyorlar. Yoksa ben de senin yaptığın gibi bir cinayet işlerdim. | Open Subtitles | حمداً لله، سوف يأخذونه بعيداً عنّا وإلّا لكنتُ فعلت نفس الشيء الذي فعلته، قتل |
| - Onu Greenpoint'e götürüyorlar. | Open Subtitles | -إنهم يأخذونه لمستشفى جرين بوينت -أراك هناك |
| - Cehenneme giden kısa yola götürüyorlar değil mi? | Open Subtitles | إنهم يأخذونه للطريق المختصر للجحيم، أليس كذلك؟ ! ْ |
| Gitmesine izin vermiyorlar. Onu götürüyorlar. | Open Subtitles | أنهم لا يسمحون له بالذهاب, أنهم يأخذونه |
| - Konuştuğumuz gibi taht odasına götürüyorlar. | Open Subtitles | - لقد كانوا يأخذونه إلى غرفة العرش بينما كنا نتحدث- |
| Onu Highland'a götürüyorlar. Hemen gelip bizi almalısın. | Open Subtitles | "إنهم يأخذونه إلى "هايلاند عليكِ أن تأتي وتأخذينا في الحال |
| Zengin ve yaşlı bir hanım yeni bir deri istiyor, ya da bir organ lazım oluyor, bunları sizden alıyorlar. Ama benim bir annem var. | Open Subtitles | أو هناك من مرض و يحتاج لعضو جديد يأخذونه منكم |
| Hâlen bilinci kapalı. Şu anda ameliyata alıyorlar. | Open Subtitles | ما زال غائبا عن الوعي إنهم يأخذونه للجراحة الان |
| Veriyorum, onlar da alıyorlar. Ama geri dönünce aynı olmuyorlar, değil mi? | Open Subtitles | أعطهم وهم يأخذونه لكن عندما أعود لا يكون الشئ نفسه ، صح ؟ |
| Bunları ölüler ya da mahkumlardan alıyorlar. | Open Subtitles | يأخذونه من المجرمين أو الموتى المجهولين |
| Seni buraya hayat boyunca gönderiyorlar tam olarak senden aldıkları bu. | Open Subtitles | يرسلونك هنا طوال حياتك و هى بالضبط ما يأخذونه من |
| Yazılımı piyasaya sürüp almalarına izin veremezdim. | Open Subtitles | لا يمكنني فحسب تسليمه لهم أو أدعهم يأخذونه |
| - Jöleli. - onu yetimhaneye götürmelerine kadar. | Open Subtitles | يأخذونه إلى دار الأيتام |
| Biliyor musun, mahkûmu askerlere teslim edebiliriz ve onu Athens'e götürürler. | Open Subtitles | أنت تعرف؟ نستطيع تسليم سجيننا للجنود وجعلهم يأخذونه إلى (أثينا) |
| Çocuğu götürürlerken gördüm. | Open Subtitles | رأيتهم يأخذونه |