...eğer o kıza ufacık bir zarar gelirse- -Ona asla zarar vermez. | Open Subtitles | حتى اقل درجة ممكنة من الاذى تصيب تلك الفتاة لن يؤذيها ابدا |
O şey ona zarar vermeden önce onu geri getirmeliyiz. | Open Subtitles | لأنه علينا فعل هذا قبل أن يؤذيها ذلك الشيء |
Megan değerli bir yük. Soneji kaderin kıza zarar vermesine izin vermez. | Open Subtitles | مايجن صيد ثمين، سونجى لن يترك القدر يؤذيها |
Söylemezse onu incitecek, çünkü bu onun da zayıf olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سوف يؤذيها ان لم تفعل لأن ذلك يعني انها ضعيفة ايضا |
Gail asla onu üzecek bir şey yapmam. Onu seviyorum. | Open Subtitles | أنا أبداً لن أفعل شيئاً يؤذيها .أنا أحبها |
Öğeleri birleştiriyor ve kurbanları gerçekten incitmek istediği kadın haline getiriyor. | Open Subtitles | انه يجمع بين العناصر يحول العاهرات الى ما يريد ان يؤذيها بحق |
Bir şey söylemeyeceğine söz ver. Onu daha fazla incitmesini istemiyorum. | Open Subtitles | عدني بألاّ تقول شيئاً، لا أريده أن يؤذيها مجدّداً |
Bilmiyorum, ama ona zarar vermek istiyor gibi değil. | Open Subtitles | لا أعرف ، لكن لا يبدو أنه يحاول أن يؤذيها |
Sandy ellerinde. Eğer yarışırsam Sir Trenton ona zarar verecek. | Open Subtitles | لقد اختطفوا ساندى سوف يؤذيها سير ترينتون اذا تسابقت |
Şüphelinin profilini çıkardık ve ona zarar vermeden önce yakaladık. | Open Subtitles | حللنا الجانى و كنا قادرين على تحديد مكانها قبل ان يؤذيها |
Onun zarar vermek istediği kızı tanımıyorsun bile. | Open Subtitles | أنت لا تعرفين من هي الفتاة التي يريد أن يؤذيها |
Bizi engellemeye ya da onun canını yakmaya kalkışmadıkları sürece kimseye zarar vermeyeceğiz. | Open Subtitles | إذا لم يحاول أحد أن يوقفنا أو يؤذيها فلن نتسبب بأي أذى |
Gözümüz bu piç kurusu üzerinde olursa ona zarar veremez. | Open Subtitles | طالما نراقب هذا اللعين لا يمكنه أن يؤذيها |
- Ama Ali'ye zarar vermek isteyebilecek birini tanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بشأن أحدهم أيضاً الذي كان ربما أراد أن يؤذيها. |
Ben de ona zarar vermesinden korkuyordum. | Open Subtitles | أعني، كنتُ قلق بأنّه كان سيحاول أن يؤذيها |
Anneni sevmiştim. Onu incitecek hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | لقد أحببت والدتكِ , ولم أكن لأفعل أي شيء يؤذيها |
Onu üzecek hiçbir şeyi asla yapmam. | Open Subtitles | وأنا لن أعمل أي شيء يؤذيها مطلقا |
Bu onun kendi hatası. - Muhtemelen onu incitmek istemedi. | Open Subtitles | -إنه على الأرجح لم يحاول أن يؤذيها |
Beni incittiği gibi onu da incitmesini istemedim. | Open Subtitles | كل ما كنت أعرفه أنني لم أرده أن يؤذيها بالطريقة التي أذاني بها |
Bırak Chad arıyı bardakla yakalasın. Onu incitmez. | Open Subtitles | دع (تشاد) يضع النحلة في لوح الزجاج، لا، لن يؤذيها |
Bu hiç mantıklı değil. Cole onu incitmeyeceğini söylemişti. | Open Subtitles | هذا ليس منطقياً فلقد قال "كول" بأنها لن يؤذيها |
Barınakta geçireceği bir gecenin kimseye bir zararı dokunmaz. | Open Subtitles | قضاء ليلة في الحضيرة لن يؤذيها |
Ve kendime söz verdim, "Onun canını kim yakıyorsa ölecekti" | Open Subtitles | و قطعت وعدا على نفسي أنني سأقتل كل من يؤذيها |
Kim bilir kaç zamandır birileri kızımızı incitiyor ve bizim bundan haberimiz bile yok. | Open Subtitles | شخصًا ما كان يؤذيها الله وحده يعلم منذ متى وأننا حتى لا نعرف من هو |
Onu dövüyordu. O yüzden Megan'ı almalıydım. Onu da incitiyordu. | Open Subtitles | كان يضربها كثيرا ولهذا السبب اخذت ميجن معى فقك كان يؤذيها ايضا |