| Ama en çok aradıkları şey online olduğunuz ve online bir dükkanda alış veriş yaptığınız zamanlar. | TED | لكن الشيئ الذي يبحثون عنه اكثر هي الفترات الزمنية عندما تكون على الشبكة و تشترى على الشبكة في اي متجر الكتروني |
| Çok uzun zamandır dışarıya bakıyorlar, fakat aradıkları şey tam da burada, burunlarının dibinde, içlerinde. | TED | لقد نظروا إلى الخارج لوقت طويل و ما يبحثون عنه كان دائماً في متناول أيديهم ، في دواخلهم. |
| Onu yakaladılar. aradıkları adamı yakaladılar. Bana artık bir şey yapamazsın. | Open Subtitles | وجدوا الرجل الذي يبحثون عنه لا يمكنك فعل شيء لي بعد الآن |
| Ne aradıklarını bulmam gerek. Bunu yapabilmemin tek bir yolu var. | Open Subtitles | يجب أن نعرف الشئ الذي يبحثون عنه وهناك طريقة واحدة لأقوم بهذا |
| Amerikalılar ve Ruslar neden Onu arıyorlar? | Open Subtitles | الأمريكان يبحثون عنه وكذلك الروس. لماذا؟ |
| Ama güvertesinin ortasında kocaman bir delik var, ve ve Onu arayan bir gurup adam var. | Open Subtitles | إنه قارب جميل بفتحة كبيرة في أرضيته ومجموعة من الرجال المسلحة يبحثون عنه |
| Bu durumunda ona benzediğini düşünüyorum. Para peşinde değil ama zaman kazanmaya çalışıyor. | Open Subtitles | اعتقد هذه القضية مماثلة تماما ليس المال ما يبحثون عنه انه الوقت |
| aradıkları cinayet sebebini onlara vermiş. | Open Subtitles | بيقول أنكِ وفرتِ لهم الدافع الذى كانوا يبحثون عنه |
| Sen tam aradıkları türde birisin. | Open Subtitles | وانت النوع الذي يبحثون عنه صغيرة وذكية وجميلة |
| Hâlbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda bulunabilir. | Open Subtitles | ما كانوا يبحثون عنه يُمكن أن يُعثر عليه في وردة منفردة، أو كمية قليلة من الماء. |
| Hayır, hayır, yanılıyorlar. aradıkları yaratık yaşayan ölü. | Open Subtitles | لا ، إنهم مخطئون المخلوق الذين يبحثون عنه هو الخالد |
| FBI'a göre, aradıkları adamı tanıyormuşsunuz. | Open Subtitles | حسب المخابرات الفيدرالية, أنت تعرف الرجل الذي يبحثون عنه. |
| Tekliği arayanlar aradıkları herşeyi bulacaklardır. | Open Subtitles | من ينشدون الإنسجام و التوافق مع ما حولهم سيجدون ما يبحثون عنه |
| Lütfen adamlarıma aradıkları şeyleri nerede bulabileceklerini gösterin. | Open Subtitles | من فضلك أخبري رجالي أين سيجدون ما يبحثون عنه |
| Demek ki ne aradıklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | يعني لم يكن هذا ما يبحثون عنه أخبريني عن هذه الملفات |
| aradıklarını bulamadıkları aşikâr. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّهم لم يجدوا ما كانوا يبحثون عنه. |
| Ne aradıklarını çok iyi biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يعرفون بالضبط ما الذي يبحثون عنه |
| Son derece yetenekli dedektifler dışarıda kaybolan kişileri, Onu arıyorlar. | Open Subtitles | هناك محققون مؤهلون من قسم المفقودين يبحثون عنه |
| Onu arayan birçok kişi vardı. | Open Subtitles | الكثير من الناس كانوا يبحثون عنه كان بأمكاني بيع المعلومة |
| Adamın peşinde tüm Amerikan Hükümeti var ve yeraltı dünyası suçlularının yarısı onu arıyor. | Open Subtitles | ، لديه الحكومة الأمريكية بأكملها خلفه . ونصف المجرمين يبحثون عنه |
| Bu Whiney ve diğer herkesin bu sabah aradığı şey... | Open Subtitles | الاخرين يبحثون عنه هذا الصباح رسائل رامبرانت |
| Onlar da aynı şeyi arıyorlardı, ama yeterince iyi değillerdi. | Open Subtitles | كانوا يبحثون عنه ايضا, لكنهم لم يكونوا جيدين بما فيه الكفاية |
| İstilacıların onu aradığını söyledi. Bizden de çocuğa göz kulak olmamızı istedi. | Open Subtitles | قال أنّ الغزاة يبحثون عنه لكنّه أرادنا أنْ نرعى الفتى. |
| Sana söyledim, bütün adamlarım onu arıyor. | Open Subtitles | لقدأخبرتك.. أن كل جماعاتي بالخارج يبحثون عنه. |
| Ama her ne arıyorlarsa o burada, peki, halledebilir misin? | Open Subtitles | لكن أياً كان ما يبحثون عنه هو على هذا, لذا تستطيعين؟ |
| Kömürlerin arasında ne arıyorlarmış? | Open Subtitles | ما الذي كانوا يبحثون عنه بين الفحم؟ |