11'den beridir ağlıyor. Bilmiyorum, tıpkı, her iki saate bir ağlıyor gibi. | Open Subtitles | و بعدها الساعة 11 يبكى ولا أعلم يبدو أنه يبكى كل ساعتين |
Hemen bakma, ama Koç Jacoby ağlıyor. | Open Subtitles | هاى, لاتنظرى الأن لكن المدرب جاكوبى يبكى |
Ben de az önce seninle diğer tayfa arasındaki duruma ağlayan arkadaşımızı bıraktım. | Open Subtitles | لقد تركت لأصدقائك, الابن يبكى من الحزن على الوضع بيننا و جماعتك هنا |
İçlerinden bir tanesi odaya giren, ağlıyordu. | Open Subtitles | ومازالت أتذكر بوضوح أن الألمانى الذى كان يفتش الغرف كان يبكى فى أحد الغرف |
Onu ben buldum, bulan kazanır, kaybeden ağlar. | Open Subtitles | لقد وجدته. الذى يعثر على شىء يبقيه والذى يفقد شىء يبكى عليه |
Bize söylerken ağlamaya başlamaktan korkmuştur. | Open Subtitles | أن ينهار و يبكى إذا حاول التحدث فى هذا الأمر |
Gerçekten ağladı. Gözyaşları domur domur olmuştu. | Open Subtitles | كان يبكى بحق دموع غزيرة كانت تنهمر على وجهه |
S.ktiğiminin şişman bir adamını ağlarken görmekten kötü bir şey olamaz. | Open Subtitles | وهناك لا شئ اسؤ من مشاهدة ممارسة رجل سمين يبكى |
Anne babaların çocuklarının okula başladığı gün ağlaması normal. | Open Subtitles | أنا احرز أنه شىء طبيعى أن يبكى ال فى أول يوم دراسى لطفلهم. |
Bunu bilmek üzücü Arkadaki adam içerde ağlıyor. | Open Subtitles | انه من المحزن ان تعرف ان هناك من يبكى بالداخل |
Galiba zenci ağlıyor. | Open Subtitles | الرجل الزنجى يبدو لى وكأنى يبكى |
- Onu Mayella'mla birlikte gördüm - Ne yapmış ki ağlıyor? | Open Subtitles | أتسأل ما الذى فعلة حتى يبكى علية ؟ |
Galiba zenci ağlıyor. | Open Subtitles | الرجل الزنجى يبدو لى وكأنى يبكى |
- Onu Mayella'mla birlikte gördüm - Ne yapmış ki ağlıyor? | Open Subtitles | أتسأل ما الذى فعلة حتى يبكى علية ؟ |
Kadınlar gibi ağlayan bir Hollywood finocchio'suna mı dönüştün? | Open Subtitles | أهكذا أصبحت ؟ مخنث من هوليوود يبكى كالنساء ؟ |
Ortada firil firil dönen bunca bumerangin ardinda sen annesi ve babası için ağlayan, ufacık bir çocukmuşsun. | Open Subtitles | ان خلف كل تلك العاصفة واشارات الوطواط انت فقط طفل صغير فى ملابس للعب يبكى طالبا اباه وامه |
Orada hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, eve gitmek istemedi. | Open Subtitles | كان هناك بالأسفل يبكى فلم يرد الذهاب إلى المنزل |
Adam şapkasını imzalatırken neredeyse ağlıyordu. | Open Subtitles | هذا الرجل كان على وشك أن يبكى عندما وقعت على قبعته |
Ama insan bildiği bir şeye niye bu kadar çok ağlar, değil mi? | Open Subtitles | ولكن لماذا يبكى المرء كثيراً هكذا على شئٍ يعرفه، أليس كذلك؟ |
Oradan çıkardığımızda ağlamaya başlıyor. Bu yüzden hep orada bırakıyoruz. | Open Subtitles | إنه يبكى حين نخرجه منها, لذا فنحن نتركه بها. |
Diş çıkarıyormuş. Bütün gece ağladı. Sabaha kadar durmadı. | Open Subtitles | ولكنه كان يبكى طوال الليل، لانه كان يسنن |
ağlarken bile rüzgar gülünü görünce gülümsermiş! | Open Subtitles | حتى عندما كان يبكى حينما يرى طاحونة الهواء ,يضحك |
Yapma, ağlaması gereken sen değilsin Bella. | Open Subtitles | بربك، ليس من المفترض أن تكونى أنتِ الشخص الذى يبكى |
Evlat nasıl? İyi. Her iki saatte bir ağlayıp altını kirletiyor. | Open Subtitles | جيد , جيد.أنه يبكى و يبول فى سرواله كل ساعتين |
Akşam Lecter'ın konuştuğunu, Miggs'in ağladığını duymuşlar. | Open Subtitles | سمعوا ليكتر يهمس له طوال اليوم و ميجز يبكى |
Sen hikayene devam et. Olayı gören çocuk korkup, ağlayarak odadan kaçmış. | Open Subtitles | الطفل كان مرعوبا جدا وغادر الغرفه مسرعا وهو يبكى |
Onu bakım evine bıraktığımda, ilk defa ağlamadı. | Open Subtitles | لأول مرة لا يبكى عندما أقوم بتسليمه للحضانة |
Midilli üzerinde çocukları gezdiren adamı ağlattın. | Open Subtitles | و أنت أيضاً جعلت رجل لعبه الحصان يبكى |
Bak şimdi de bu ağlayacak, fazladan beslediğin için.. | Open Subtitles | والأن سوف يبكى هذا ايضا لانك اطعمتيه زياده |
Hiç de bile. Eğer bir adam Amerika'ya sevgisinden ağlıyorsa, Bu onu çok güçlü yapar. | Open Subtitles | مطلقاً،،عندما يبكى رجلٌ يحب أمريكا فهذا لا يجعله شاذاً على الأطلاق! |