MI6 pürüzsüz Cambridge mezunlarından oluşan bir eski dostlar kulübü gibidir. | Open Subtitles | الجهاز البريطاني عبارة عن نادي للفتيان القدامى يتألف من عصارة قوية |
Asla kovmadığım, asla işe almadığım 9.000 kişiden oluşan bir ekibimiz var. Birden ortaya çıkıp çalışmaya başladılar ve haberim bile yoktu. | TED | لدينا فريق عمل يتألف من 9 آلاف شخص لم يتم تعيينهم قط، ولا أطردهم من العمل أبدًا |
Bu kumandan. Uzmanlardan oluşan seçkin bir takım oluşturdu. | Open Subtitles | هذا هو القائد الاعلى ,هو شخص بسيط و يقود فريق من المتخصصون يتألف من |
Bugün size bahsettiğim şey DNA'mız aslında iki bileşenden, iki bilgi katmanından oluşuyor. | TED | إذًا ما أخبرتكم به اليوم هو: أن حمضنا النووي يتألف من عنصرين، طبقتين من المعلومات. |
Kısaltma, ufak bir özetten ve hangi konudan geldiğini belirten bir ikondan oluşuyor. | TED | و كل ملخص يتألف فقط من موجز ورمزا للدلالة على الموضوع الذي اشتق منه. |
O kötü sihirden meydana gelmiştir... ve onun ölümcül arzularıyla harap olmuş... kara boyutta hüküm sürer. | Open Subtitles | إنه يتألف من سحر فاسد، ويسكن في البعد المظلم، يستهلك العالم بواسطة شهيته الوحشية |
Sadece takım çalışması ve eski usül araştırma çalışmalarıyla geçirilen uzun saatler. | Open Subtitles | يتألف من ساعات طويلة من أعمال تحقيق ذي طراز قديم جيّدة. |
İşte komşu olasılık bütün bunlardan oluşuyordu. | TED | لذا يتألف القريب الممكن من كل تلك الأشياء. |
Bütün teknik işleri kızım hallediyor ve iki kadından oluşan bir temizlik ekibim var | Open Subtitles | ابنتي تتولى كل الأمور التقنية ولدي قسم للتنظيف يتألف من امراتين |
Karbon ve sülfürü potasyum, nitrojen ve oksijenden oluşan bir bileşik olan güherçile ile bir araya getiriyor. | Open Subtitles | أدمج الكربون والكبريت بملح صخري، مركب يتألف من البوتاسيوم والنيتروجين والأوكسجين. |
Elit sınıfa ait 600 erkekten oluşan ve yetkileri nesillerden nesillere aktarılan | Open Subtitles | كان يتألف من 600 رجل من طبقة صفوة المجتمع و مع تناقل مقاعد المجلس على مدار الاجيال |
Mahkeme için sorulardan oluşan metnin son hali hazırlanmıştı bu metni oluşturanlar ise Başsavcı, adli amir vb. kişilerdi sorular listelenmiş ve verdiğiniz cevaplar, bir bir yazılmıştı. | Open Subtitles | كان النص النهائي المُعدّ للمحاكمة يتألف من أسئلة يضعها (الجنرال (أتورني ورئيس المحكمة وهلم جرّا |
- Benden oluşan bir ordu. | Open Subtitles | -جيش يتألف مني. |
Bildiğiniz üzere, Nişan, 25 tane asil ve cesur şovalye ile onların egemenlerinden oluşuyor. | Open Subtitles | وكما تعلم, فان النظام يتألف من خمسة وعشرون فارسا نبيلا وشجاعا من ذوي السيادة |
Doktor "Sis" olarak adlandırıyor. Milyonlarca mikroskobik robottan oluşuyor. | Open Subtitles | الدكتورة تدعوه الضباب , يتألف منالملايينمن الروبورتاتالمجهرية. |
Bu fosil, hala birkaç omurganın bağlı olduğu bir kafatasından oluşuyor. | Open Subtitles | يتألف من جمجمة مع فقرات قليلة لا تزال معلقة |
Vücutlarımızı oluşturan atomlar bile, ve çevremizdeki fiziksel dünya çoğu itibariyle "boş uzay"dan meydana gelir. | Open Subtitles | حتى الذرات التي تشكل أجسامنا والعالم المادي من حولنا يتألف معظمه من المساحة الفارغة |
Sadece takım çalışması ve eski usül araştırma çalışmalarıyla geçirilen uzun saatlerden ibaret. | Open Subtitles | يتألف من ساعات طويلة من أعمال تحقيق ذي طراز قديم جيّدة. |
Bu yüzden, evren atomaltı parçacıkların girdabından oluşuyordu. | TED | بدلاً من ذلك، كان الكون يتألف من بحر من المواد دون الذرية. |