"يتجادل مع" - Traduction Arabe en Turc

    • tartışırken
        
    • tartıştığını
        
    • tartışıyordu
        
    Burada bir öğrenci var, onun bir hayat kadınıyla tartışırken gördüğünü söylüyor. Open Subtitles إتّضح أنّ لدينا ضحيّتنا بعض الأسرار. لديّ طالبة هنا تقول أنّها رأته يتجادل مع عاهرة.
    İlk olarak, onu bir liste yüzünden adamın biriyle tartışırken gördüm. Open Subtitles بداية لقد ضبطته للتو يتجادل مع رَجٌل ما هناك حول قائمة ما
    Danny'i dışarıda karton kendisiyle tartışırken gördüm. Open Subtitles أنا فقط رأيته للتو يتجادل مع قطعة كارتون من نفسه
    Polisler gelmeden sıvışmış ama dükkân sahibi adamımızın biriyle para konusunda .tartıştığını söylemiş. Open Subtitles وكان قد رحل قبل وصول الشرطة، ولكن يقول صاحب المتجر أنّه كان يتجادل مع رجل آخر حول بعض المال.
    Bir keresinde telefonu kaldırdım ve onun Vince ile para hakkında tartıştığını duydum. Open Subtitles و للحظه قصيره التقطتُ الهاتف وسمعته يتجادل مع فينس حول هذا المال
    Şirketle tartışıyordu ve ikide bir kavga çıkarıyordu, değil mi? Open Subtitles إنه كان يتجادل مع إدارة الشركة ودخل بمعارك عديدة, صحيح؟
    Bir kadınla tartışıyordu. Çok kötü tartışıyorlardı. Open Subtitles كان يتجادل مع إمرأة ذهبا إلى الجانب وتحدّثا
    Fakat şimdi onu birisiyle tartışırken duydum. Open Subtitles ولكن منذ قليل سمعته يتجادل مع أحدهم.
    Sanırım onu kuklasıyla tartışırken gördüm. Open Subtitles أعتقد أنني رأيته يتجادل مع دميته
    Hem de onu L.A. Bankası çatışmasındaki Swat takım lideriyle tartışırken gördükten hemen sonra. Open Subtitles فقط بعد بعد رؤيتي له ... يتجادل مع رجل من قادة البنك الذي اطلق فيه النار في لوس انجلس
    Bay Franklin kocanız öldürülmeden birkaç saat önce sahilde bir kadınla tartışırken görülmüş. Open Subtitles سيّدة (فرانكلين)، شُوهد زوجكِ يتجادل مع امرأة على الشاطئ قبل ساعتين من مقتله.
    Öldürülmeden hemen önce komşuları Viktor'u evde birisiyle Mavi Orkide hakkında tartışırken duymuşlar. Open Subtitles قبل قتله تماماً، سُمع (فيكتور) يتجادل مع رجل في منزله حول الأوركيد الأزرق.
    Ames ile tartışırken parkta Jack Reese ile beraberdin. Open Subtitles لقد كنت واقفاً بجانب (جاك ريس) عندما (كان يتجادل مع (ايمز
    Lisbon'un söylediğine göre komşusu Mendelssohn'u dün gece mutfağında biriyle tartışırken duymuş. Open Subtitles قالت (ليزبن) أنّ جارة مُجاورة له سمعته يتجادل مع رجل بمطبخه الليلة الماضية.
    Sam, Karl'ın telefonda biriyle Rembrandt hakkında tartıştığını duyduğunu söylemişti. Open Subtitles وقال سامانه سمع كارل يتجادل مع شخص ما على الهاتف حول رامبرانت
    Muayene oluyordum, doktorla tartıştığını duydum. Open Subtitles لقد كنت أتعالج ولكن عندما سمعته يتجادل مع الأطباء
    Tamam, beni arayıp Alicia ile tartıştığını söyledi... Oraya gidip yardım etmemi istedi ben de gittim. Open Subtitles حسناً ، لقد إتصل بي قال أنه يتجادل مع "أليشا" لقد أراد أن آتي وأساعد ولقد فعلت
    Ve polis memurları Ella'nın bir adamla tartıştığını gören iki görgü tanığı buldu. Open Subtitles لقد تمّ تأكيد عُذر غيابها، وعناصر الشُرطة وجدوا شاهدين رأوه يتجادل مع (إيلا).
    Merdivende biriyle tartışıyordu sonra birden koşarak zaklasmaya başladi. Open Subtitles كان على السلالم المتحركة يتجادل مع شخص ما ثم بدأ بالهرب بعيداً
    Biriyle Almanca tartışıyordu. Open Subtitles يتجادل مع شخص ما باللغة الألمانية، على ما أعتقد.
    Alma Cabrera adlı bir kadınla tartışıyordu. Open Subtitles كان يتجادل مع امرأة تُدعى "ألما كابريرا"

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus