"يتجول" - Traduction Arabe en Turc

    • dolaşıyor
        
    • dolaşan
        
    • dolaşırken
        
    • gezen
        
    • geziyor
        
    • dolanıyor
        
    • dolaşmasına
        
    • dolanıp
        
    • geziniyor
        
    • dolaşıyormuş
        
    • dolaşıp
        
    • dolaşır
        
    • dışarıda
        
    • dolaşmak
        
    • dolanırken
        
    Bu yıl Noel baba kızağa binmiyor Total Tank'la dolaşıyor. Open Subtitles هذه السنة بابا نويل سوف لا يتجول بعربته بل بدبابته
    Konakta ya da evde dolaşan biri olursa kendimi buraya kilitliyorum. Open Subtitles إذا كان أحداً ما هنا يتجول في الفيلا أحبس نفسي هنا
    Polisler onu sokaklarda dolaşırken bulduktan sonra onu buraya getirdiler. Open Subtitles أحضرته الشرطة إلى هنا بعد أن وجدته يتجول في الشوارع
    Kadın tavlamak için bar gezen bir bölge sakini olabilir. Open Subtitles ربما هو من سكان المدينة يتجول في الحانات ليلتقي النساء.
    Etrafta geziyor. Pantolon giyiyor. Open Subtitles انة يتجول بالجوار و يلبس الملابس الداخلية.
    Evet, bilirsiniz, mahallenin devriyesi gibi dolanıyor. Ve kendine Şampiyon diyor. Open Subtitles و هو يتجول في الأحياء و يطلق على نفسه اسم البطل
    Lanet bir Filistinlinin, Tel Aviv sokaklarında özgürce dolaşmasına izin veremem. Open Subtitles لا يمكن ترك ولا فلسطيني حر يتجول في شوارع تل أبيب
    Bir düşünsene, Moyez gibi yeraltında bir fare deliğinde yaşayan bir adam 15 milyon dolarlık hesap cüzdanıyla ortalıkta dolaşıyor. Open Subtitles فكر فى ذلك رجل مثل موياز يعيش فى المجارير تحت الأرض طوال الوقت يتجول ومعه 15 مليون دولار فى المصرف
    Ofisleri dolaşıyor, çalışanlara gözünü dikip bakıyor, masaları kontrol ediyor. Open Subtitles إنه يتجول بين المكاتب محدقا بجميع الموظفين ويفتش مكاتب الناس
    Ya bu şeyin çiftleşme mevsimi, ya da şehrin her yerinde dolaşıyor. Open Subtitles و إما هذا هو موسم التزاوج لهذا الكائن، أو أنه يتجول في أنحاء المدينة
    Ve siz, sırf kasabanın etrafında dolaşan başsız... bir süvari söylentisi duydunuz diye, tüm bu olanları şaka mı sandınız? Open Subtitles وأنت تتصورون أنه، لمجرد سماعكم لإشاعة ما، بشان فارس مبتور الرأس، يتجول في أرجاء البلدة، أهذه مجرد مزحة كبيرة برمّتها؟
    Ve ben ortalıkta boş bir omuzla dolaşan tek kişiydim ve ne zaman birisi baksa yanardı TED وكنت الشخص الوحيد الذي يتجول بكتف عارية، ويؤلمني ذلك في كل مرة يحدق فيها شخص ما.
    Çevrede dolaşırken camı görmüş olmalı. Open Subtitles عندما كان يتجول في الضاحية المحيطة بالمنزل
    Ve şehirde başıboş dolaşırken bulundu. Open Subtitles أين جاء ، و أنه كان يتجول وحيداً في المدينة؟
    Sen benim sokaklarda gezen bir ressam olmamı mı istiyorsun? Open Subtitles تريديني أن أصبح فنان يتجول في الشوارع مرة أخرى ؟
    Rolün bir parçası mı, yoksa ortalıkta öyle mi geziyor? Open Subtitles أهذا من أجل الدور أم أنه يتجول بهذا الشكل؟
    Sinirli sinirli dolanıyor, aptal olduğumu söylüyor ve konuştuğu tek konu seks. Open Subtitles ، يتجول غضباناً ، ينعتني بالغبيّ . وكل مايتحدث عنه هو الجنس
    -Küçük maymunumun fakir dolaşmasına izin vermem. Open Subtitles لن أدع قردي الصغير يتجول بهذه الملابس الرثة
    Aklıma gelmişken, ortalıkta dolanıp armonika çalan bir adam gördün mü? Open Subtitles بالمناسبة هل تعلمين اي شئ عن رجل يتجول بالجوار عازفا علي هارمونيكا ؟
    Evet, resimlere kaşlarını çatarak bakıp avare geziniyor ve müşterileri rencide ediyordu. Open Subtitles يعمب ؟ نعم كان هنا يتجول في القاعة و يتجهم في اللوحات ويسخر من الزبائن
    Ortalıkta meslekten biri dolaşıyormuş... Bana resmini gösterdi. Mahkûm olmuş bir katilmiş. Open Subtitles يوجد رجل يتجول في المنطقة أراني صورته، إنه قاتل مدان.
    Şimdi de Danny Boy Flynn... ortalıkta dolaşıp savunduğun her şeyle alay ediyor... ve sen bunu görmüyorsun bile. Open Subtitles يتجول هنا وهناك صانعا أضحوكة من كل شيء آمنت به وحاربت من أجله وأنت لا تريد رؤية هذا
    Arkadaşların hep böyle cephanelik gibi mi dolaşır? Open Subtitles هل يتجول كل أصدقاءك مع أسلحة بهذا الشكل؟
    Tropiklerde işletme masrafları düşüktür; çünkü çok nemlidir ve karıncaların dışarıda dolaşabilmeleri kolaydır. TED تكلفة التشغيل منخفضة في المناطق الاستوائية، لأنها رطبة جدًا، ومن السهل على النمل أن يبقى يتجول في الخارج.
    Bu bölgede bulunan çiftliklerde sıcaklık değişiklikleri oluyormuş ve Henry de sizin mahsullerinizde bir sorun olup olmadığından emin olmak amacıyla sizinle birlikte tarlalarınızı dolaşmak istiyor. Open Subtitles كما ترون فإن المزارع التي في هذه المنطقة قد شهدت تغييرات في المناخ فأراد "هنري" أن يتجول في الحقول معكم من هذه؟
    Profesörü ormanda çıplak dolanırken bir düşünsene. Open Subtitles هل بأمكانك تصور البروفيسور يتجول في الغابة عاريا ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus