"يتصرّف بغرابة" - Traduction Arabe en Turc

• garip davranıyor
• garip davranıyordu
• tuhaf davranıyor
• tuhaf davranmaya
• garip davranmaya
• tuhaf davranıyordu

Son zamanlarda garip davranıyor muydu?
أكان يتصرّف بغرابة بالآونة الأخيرة؟ أفعل أيّ شيءٍ غير مألوف؟

- Hastalanmadan önceki gün garip davranıyor muydu?
في ذلك اليوم قبل غيابه, هل كان يتصرّف بغرابة ؟

Günün geri kalanında da tedirgindi ve garip davranıyordu.
أقصد، قضى الصباح بأكمله في مكتبه لوحده، وبعد ذلك ببقيّة اليوم كان مُهتاجاً. كان يتصرّف بغرابة.

- tuhaf davranıyor mu, söyle.
أخبريني فحسب إن كان يتصرّف بغرابة

Benimle yalnız kalır kalmaz da tuhaf davranmaya başladı.
وفي اللحظة التي كنّا فيها بمُفردنا، بدأ يتصرّف... بغرابة. كيف؟

Birşey görüp görmediğini öğrenmeye çalıştık, Aniden garip davranmaya başladı.
لمعرفة ما إذا كان قد رأى أيّ شيءٍ، وبدا يتصرّف بغرابة.

Çok tuhaf davranıyordu. Devamlı etrafına bakınıyordu.
يتصرّف بغرابة و يتلفّتُ حوله كثيراً

Son zamanlarda garip davranıyor muydu?
هل كان يتصرّف بغرابة مؤخراً؟

Herkes garip davranıyor.
الكلّ يتصرّف بغرابة.

- Çok garip davranıyor.
-هو يتصرّف بغرابة شديدة

Ve Kevin çok garip davranıyor.
و(كيفين) كان يتصرّف بغرابة

Ama haklısınız. Adam garip davranıyordu.
كان الرجل يتصرّف بغرابة.

Fakat servise çıkmadan önce o gerçekten de garip davranıyordu. Nasıl garip?
-لكنّه كان يتصرّف بغرابة قبل مُغادرتي .

Ayrıca, garip davranıyordu.
-أيضاً هُو يتصرّف بغرابة .

Hayvanat bahçesine gittiğimizden beri Xander tuhaf davranıyor.
.. زانـدر) بدأ يتصرّف بغرابة) منذ أن عُدنا من حديقة الحيوانات

Bu aralar tuhaf davranıyor.
إنّه يتصرّف بغرابة مؤخّراً

Avukatı geldiği sırada Stiles tuhaf davranmaya başladı, korkmuş gibi.
حسناً، إذن ظهر مُحامي المُنظمة، و(ستايلز) بدا يتصرّف بغرابة وبخوف.

Bart tuhaf davranmaya başladı ve şu pizza kamyonu iki haftadır karşı kaldırımda duruyor.
بارت) بات يتصرّف بغرابة) ...وشاحنة توصيل البيتزا واقفة في الشارع المقابل منذ أسبوعين

Onun özel ilgi gösterdiği bir takım arkadaşım garip davranmaya başladı. Kendini soyutladı.
زميل في الفريق أخذ إهتمام خاصّ عندما بدأ يتصرّف بغرابة.

Bir tuhaf davranıyordu.
كان يتصرّف بغرابة"