Yani adamın bencil bir piç olduğunu söyledim ama bu daha da fazlası. | Open Subtitles | أعني، لم اتوقع انك اناني لهذه الدرجة ، ولكن هذا يتعدى الحدود بكثير. |
Hayır çünkü gerçek dünyada yürütücü işleve şekil ve renkleri ayırmaktan çok daha fazlası için ihtiyacı olacak. | TED | لا، لأنها بحاجة إلى استعمال الوظيفة التنفيذية على أرض الواقع لتتمكن من إنجاز ما يتعدى التبديل بين الشكل واللون. |
Bu yüzden, bu anın tadını çıkar, rüyanın tadını çıkar, çünkü senin açından, asla bundan daha fazlası olmayacak. | Open Subtitles | لذا فاستمتعي بهذه اللحظة استمتعي بحلمك لأنه بالنسبة لكِ لن يتعدى الأمر هذا |
İzinsiz giriş yaptığını düşünen bir gecekonducu bir kampçıyı takip etmiş. | Open Subtitles | شخص معتوه كان يعيش في الغابة طاردَ شخص ما ظن انه يتعدى على أرضه |
Bu topraklarımıza ilk izinsiz girişi değil. | Open Subtitles | إنها ليست المرة الأولى التي يتعدى فيها علينا |
Muhafızlar, bu yüzükleri iradenin gücüyle dövdü. İrade, geri çekilmemizden daha fazlasını yapabilir. | Open Subtitles | لقد صنع الحراس هذه الخواتم من الإرادة، وبوسع الإرادة فعل ما يتعدى تأمين إنسحابنا. |
Ben de özür dilerim ama o davranış sınırları aşıyor ve hoş görülemez. | Open Subtitles | ..وأنا آسف لكن الفعل يتعدى الحدود ولا يُمكن احتماله |
Bu iyi tüccarlık. Ama bundan öte bir şey mi var? | Open Subtitles | لكن هذا عمل جيد، مالم تعتقد أن الأمر يتعدى ذلك |
Etiketten daha fazlası bu. | Open Subtitles | حسناً, إنما بالنسبة لي الأمر يتعدى المسميات |
Sadece iyileşmiyor, bundan daha da fazlası. | Open Subtitles | ليس فقط أنها قد شُفيت بل يتعدى الأمر أكثر من ذلك |
Onu sıradan bir el sıkışmasından daha fazlası için bekletiyordun. | Open Subtitles | كنت ممسكاً يدها ، لشيء يتعدى المُصافحة. |
Bir ihanetten fazlası olduğunu düşünüyorsun bunun. | Open Subtitles | أنت تشعر أن الأمر يتعدى الخيانة |
Fakat bu, bundan daha fazlası. | TED | ولكن الأمر يتعدى ذلك. |
Ama daha fazlası var. Beni izle. | Open Subtitles | ولكن الأمر يتعدى ذلك، إتبعني |
İzinsiz giren olursa karşısında benle beyzbol sopasını bulur. | Open Subtitles | وأي شخص يتعدى عليها سيجدني وسيجد مضرب كرة البيسبول ليتعامل معهما |
- İzinsiz mülküme girmişti. Uyarmıştık. | Open Subtitles | كان يتعدى على ممتلكاتي وقد تم تحذيره |
Bir insana sevdiği birinin öldüğünü söylemek için odaya girdiğiniz zaman ezberlediğiniz maddelerden çok daha fazlasını yapmanız gerek. | Open Subtitles | عندما تدخل غرفة لإخبار شخص ما أن ذويه قد مات فإن هذا الأمر يتعدى بعض خطوات حفظتها |
Çok daha fazlasını yapmaya uğraşıyor. | Open Subtitles | تحاول فعل ما يتعدى هذا بكثير |
Umarım bana abi sevgisinden daha fazlasını sunarsın, ajan McGee. | Open Subtitles | آمل أن تقدم لها شيئ يتعدى الحب الأخوي (أيها العميل (ماكغي |
Bu konu seni aşıyor. | Open Subtitles | الأمر يتعدى شخصكِ بمراحل كثيرة |
Çok samimiler. Arkadaşlıktan öte bir şey olduğu kesin. | Open Subtitles | هذا حميم للغايه, لابد أن هناك ما يتعدى حدود الصداقة في هذا |
Diş fırçasını kullanmanın ve çöpü atmamanın ötesinde bir şeyler olduğu kesin. | Open Subtitles | يبدو أنه يتعدى كونك استخدمت فرشاة أسنانها و أنك لا تخرج القمامة |