"يتلقى" - Traduction Arabe en Turc

• alıyor
• alır
• alan
• alıyordu
• yiyor
• almadı
• almamış
• aldı
• almış
• alması
• almıyor
• almasını
• alırken
• telefon
• aldığını

Seçim yapıyor ve bir saniye sonrasında dönüt alıyor.
يقوم بالاختيار ثم يتلقى إفادة في ثانية واحدة

Sahnede değilken, burada sipariş alıyor olacaksın.
عندما لا تكون على خشبة المسرح، أنت هنا يتلقى الاوامر.

Hedeflerini bulabilmesi için, hücrenin yüzeyinin içinde ya da üzerinde bulunan özel proteinler olan reseptörlerden yardım alır.
للعثور على أهدافه، يتلقى المساعدة من المستقبلات، وهي بروتينات خاصة بداخل الخلية أو على سطحها.

Kuzey Kutbu - güzel bir sistem - gezegen seviyesinde düzenleyici bir canlı topluluğu, iklim değişikliğinden darbe üstüne darbe alan, iyi bir durumda görünüyor.
القطب الشمالي، نظام بيئي رائع، مجال حيوى مُنظِم على مستوى الكوكب، يتلقى الضربة تلو الأخرى من تغيرات المناخ، و يظل يبدو و كأنه مستقر الحال.

Komutan, oksijeni nazal yoldan alıyordu.
و القائد كان يتلقى الأكسجين من قناة أنفية

Hayır, sadece diğer mahkûmlardan çok fazla tepki alıyor.
كلا، المُشكلَة أنهُ يتلقى الكثير من المُضايقات من بقيَة السجناء

Anne ben değilim babamın davranışlarına göre anahtardan mesajlar alıyor bence.
أمي أنه ليس أنا وطريقة تصرف أبي أعتقد أنه يتلقى رسائل عبر المفتاح

Evet. Birimiz kötü haberi veriyor, diğerimiz de alıyor.
نعم، أحدنا يعطي الأخبار السيئة و أحدنا يتلقى الأخبار السيئة

Bak, adam bir sürü çağrı alıyor, Marla, Tamam mı? Şu anda onların gözleri ve kulakları olmalıyız.
الرجل يتلقى الكثير من الاتصالات يا مارلا و علينا ان نكون عيونه وآذانه الآن

Madam, Başkan şu anda CTU'dan bilgi alıyor.
سيدتي، الرئيس يتلقى تقرير من الوحدة الان

Bazıları çiçek alır, bazılarıysa çikolata.
البعض يتلقى زهوراَ والبعض يتلقى شوكولاته

San Francisco Belediye Başkanı, Willie Brown, ertesi sabah uçmaması yönünde, telefonla yapılan bir uyarı mesajı alır.
عمدة سان فرانسيسكو ويلى براون يتلقى مكالمة هاتفية تحذره من الطيران الصباح التالى

Öldürmek için bir köpekten emir alan kişi mi?
ذلك المعتوه الذي كان يتلقى أوامر بالقتل من كلب؟

Sonra döndüm ki, az önce hindili ve peynirli sandviç alan Andy'nin tepsisine top çarpıp onu devirdi.
عندها التفت وإذ بآندي الذي أحضر شطيرة اللحم بالجبن يتلقى الكرة بالصينية التي كان يحملها

Ancak faks makineleri görseller ve belgeler alıyordu, DBC ise biyolojik materyaller alıyor.
ولكن بينما تتلقى أجهزة الفاكس الصور والمستندات، يتلقى DBC المواد البيولوجية.

Bir boksörün yumruklarını yiyormuş gibi kurşun yiyor.
يستطيع ان يتلقى الرصاص كما يتلقى الملاكم الضربات

- Yani hiç tehdit mesajı almadı. - Rezervasyonu iptal etmeliyim.
إذن هو لم يتلقى تهديدات - يجب أن ألغي جدول المواعيد -

Böyle eğitim almamış biri olur da kendini burada bulursa nasıl hissederdi acaba?
كيف سيكون الأمر كشخص مثلها شخص لم يتلقى اي تدريب ويجب نفسه هنا

Rocky peş peşe yumruk aldı. Tamamıyla tükenmiş durumda.
روكى يتلقى اللكمات روكى أصبح بالكامل خارج وعيه

Yedi defa bıçaklanırken durumu nasıl kontrol altına almış olabilir?
في أي جزء يتلقى 7 طعنات يكون مسيطر على الأمر؟

Bir siyahi öğrencinin beyaz bir üniversitede eğitim alması neredeyse imkansızdır.
المستحيل للزنجي أن يتلقى تعليم جيد في جامعة للبيض

Beynin, sol gözünden gelen görüntüleri almıyor.
لذلك ، الدماغ لا يتلقى أي صور من العين اليسرى

Yardım almasını tavsiye ettiğimde, sanki ihanete uğramış gibi baktı.
عندما اخبرته ان يتلقى المساعدة ... نظر الي كأنني خائنه

Sağlam hipotalamus mideden "Doldum, yemeyi bırak" şeklinde sinyaller alırken
المهادي الطبيعي يتلقى إشارةً من المعدة لقد شبعت توقف عن الأكل

Ayrıca, annem, babam, Debra ve senden nemlendirici hakkında telefon alanlar.
وكل شخص يتلقى مكاملة منك حول جهاز مقياس الرطوبة

Az ücret aldığını düşünen hisse analistlerinden.
محلل يغطي السهم ويشعر أنه لا يتلقى الأجر المناسب